Belli bir gerçeklik alanını kavranabilir hale getirmek amacıyla yöntemli ve tutarlı bir biçimde ortaya konmuş düşünsel yapı.
Bu düşünsel yapılara, felsefede olduğu kadar bilimde de raslanır; öte yandan düşünen her zihnin, daha az sistemli ve tutarlı da olsa kuramlar ortaya koyduğu söylenebilir. Kuram, hem pratiğin, hem de her çeşit parçasal ve uzmanlaşmış büginin karşıtıdır.
Eski Yunanlılar, her tür eyleme karşı, çıkargütmez ve akılsal soyut düşünceyi yüceltirlerdi. Böylece, boş zamanı olan düşünürler, kadastrocunun ya da muhasebecinin yordamlarından geometrinin ve aritmetiğin teoremlerini çıkardıkları zaman, kuramsal bilimler kurmuş oldular. Bu bilimler, o zamana kadar deneyimsel olarak kalmış gerçekleri kavranabilir hale getiriyorlardı ve özgürlükten kaynaklanmışlardı.
Kuram Ve Uygulama
Uygulama (pratik) karşısında, kuramın yüceltilmesi günümüze kadar ulaşmıştır ve düşünsel emek ile kol emeği arasında hâlâ fark gözetilir. Ama köleliğin kalkması, çalışma ve emeğin saygınlık kazanması, tekniğin ve sanayinin ilerlemesi, deneysel bilimlerin gelişmesi, bu farkı hafifletti. Ayrıca, önsel ve tümdengelimli olan kuramın karşısına, sonsal ve tümevarimli bir kuram da çıkmıştır. Bu ikinci tür kuram bile,soyut,şemacı,somuta uygun düşmeyen ve eylemde başarısızlığa götüren bir şey olduğu söylenerek hor görülmüştür. Nitekim,somut sonuçlara önem veren yaygın bir yararcı görüş, “bu, kuramsal olarak doğrudur, ama uygulamada yanlıştır” sözünü sık sık kullanır. Böylece, kuram karşısında uygulamaya üstün değer veren bir düşünüş tarzı da ortaya çıkmıştır.
Aslında, kuramsal olduğunu söyleyerek bilimi eleştirmek, tamamlanmış olmadığını söyleyerek onu eleştirmekten başka şey değildir. Ama geçici olarak tamamlanmış her bilimin kuramsal olduğu söylenebilir. Kurulma ya da ilerleme halinde olan bilim de kuramsaldır. Çünkü çeşitli “kuramlar”a, kapsayıcı varsayımlara başvurur ve bunlar, yasalar ile o ana kadar bilinen olgular arasında belli bağıntılar ortaya koyabilirler, o ana kadar bilinen yasalar ve olgularla uyuşarak olasılıklarım da artırabilirler (nitekim atom kuramında durum böyle olmuştur).
Çalışma Varsayımı
Tartışmaya daha elverişli ve doğrulanmaları daha raslantısal olan felsefe kuramları için de aynı şey geçerlidir. Ayrıca, somut koşullara ve görünüşlere dayanan kuramlar, olgular daha iyi ya da daha çok sayıda bilinip tanındıklarızaman değişikliğe uğrayabuecek bükülgenliktedirler. Üstelik tasarımlamamızı sağlayan elverişli bir dil ve geçici de olsa bir şema sağlarlar: araştırmalara yol açarlar ve doğrultu gösterirler, deneysel doğrulanmadan geçirilebilecek ayrıntısal varsayımların ortaya atılmasını sağlarlar. Bu kuramların, pek kısa ömürlü olduğu, gerçek deneysel araştırmayı engellediği ve yanlışları desteklediği de söylenmiştir. Birçok kuramın kısa ömürlü olduğu doğrudur, ama çoğunlukla kullandıkları imgeler köhneleşir ve ortaya koydukları yapılarsa canhlığım yitirmez. Ayrıca bükülgenlikleri dolayısıyla başkalışıma uğrayıp bir başka biçim içinde varlıklarını sürdürürler. Bir kuram yanlışları destekliyorsa, bunun suçunu, söz konusu kuramı kesin ve değişmez olarak görüp başka kuramları onun karşısına çıkarmayanlarda aramak gerekir. Kuram bir tembellik varsayımı değil, bir çalışma varsayımıdır, doğrunun (hakikatin) tam netleşmemiş ve kesinleşmemiş bir önceden kestirilmesidir. Eleştirilip de buna dayandığında, düzeltilip rakip kuramları yenilgiye uğrattığında ve gittikçe daha fazla olguyu açıkladığında, kuramın olasılığı artar ve sonunda bu kuram kabullenilir. Ama bilimin tümü bile, geleceğin biliminin elden geçirip düzelteceği geniş bir kuram olarak görülebilir.
Son Yorumlar