Florida kanalının kıyısında ve Meksika körfezinin ağzında yer alan Havana kentinin (2.014.810 nüf.; 1992) gelişmesi, coğrafi konumundan dolayı denizcilik etkinlikleriyle sıkı sıkıya bağlantılıdır.
1519’da Diego Velasquez tarafından kurulan Havana kenti, XVI. yy’da birçok kez İngiliz korsanlarının, Fransız serüvencilerinin saldırılarına uğradı. XVII. yy’da Amerika’daki İspanyol İmparatorluğu’nun denizlerdeki gücünün önemli bir öğesi durumuna gelmiş olan Havana, XVIII. yy’da (1730’da 30.000 nüf.) İngilizlerin işgaline uğradıysa da (1762), Yedi yıl savaşları sonunda İspanyollar tarafından geri alındı (1763). En parlak dönemini yaşadığı XIX. yy’m başında dünyanın en büyük ticaret merkezlerinden biri haline gelmişti. Bu tarihlerde üstünde bulunduğu adanın gelişmesiyle (göçmenlerin gelmesi, şeker üretimindeki gelişmeler) birlikte nüfusu da arttı (1898’de 250.000 nüf.). 1929’da patlak veren iktisadi bunalımın yarattığı olumsuz etkiler, kırsal kesimdeki halkın köylerden kentlere göç etmesine, dolayısıyla de Havana’nın nüfusunun artmasına yol açtı. 1958’e kadar süren gizli bunalımla birlikte, bu nüfus hareketi de sürdü (nüfus 1943’te 835.670’ten 1958’de 1,3 milyona ulaştı).
Küçük bir kıyı ırmağı halicinin her iki yanında uzanan bir yerleşme yerinde kurulmuş, birbirini izleyen yönetimler tarafından titizlikle idare edilmiş, geniş ve modem mahallelerle (El Vedado, Marianao) donatılmış, devrimden hemen önceki günlerde de ülke zenginliğinin önemli bölümünü bir araya toplamış olan Havana, görkemli bir merkezdi. Devrimden sonraysa, daha iyi bir bölgesel denge kurma amacıyla, kentin gelişmesi belirli ölçüde engellenmeye çalışıldı. Bununla birlikte, Havana, dış ilişkilerde (liman, havaalanı), sanayide (çeşitli tüketim malları sanayisi, rafineri, çimento fabrikaları), balıkçılıkta, yönetimde ve kültür etkinlikleri alanında Küba’nın en önemli merkezi olmayı sürdürdü.
Son Yorumlar