Kilisenin bilim üzerindeki otoritesinin ortadan kalkmaya başlamasının sonuçları neler olabilir? Rönesans, reform ve bilimsel gelişmeler, XVII ve XVIII. yüzyıllarda Avrupa’da yeni bir dönem başlattı. Her konuda akla öncelik veren bir düşünce sistemi gelişti. Bu düşünce sistemi insanı ve insanın doğadaki yerini, dine değil, akla dayanarak açıklamayı amaç edindi. Bilgi edinme yöntemi olarak gözlem ve deneyi esas aldı. Bu düşünce sisteminin etkisiyle bilim ve felsefe alanında büyük gelişmeler oldu. Avrupa’da akla dayanan düşünce sisteminin egemen olduğu bu döneme Aydınlama Çağı adı verilir. Aydınlanma Çağı’nda özellikle doğa bilimleri hızlı bir gelişme göstermiştir. Bu dönemin önemli bilim insanlarının başında Newton (Nivtın), Kopernik, Galileo (Galile) ve Descartes (Dekart) gelir.
Fizik ve matematik alanında birçok buluş gerçekleştiren Newton, “Evrensel Yer Çekimi Yasası”nı buldu. Kopernik Güneş Sisteminin varlığını kanıtladı. Galileo “Güneş Sisteminin merkezi Dünya değil, Güneştir. Güneş Dünyanın etrafında dönmez. Dünya, Güneş’in etrafında döner.” düşüncesini savundu. Hollandalı bir gözlükçünün uzak nesneleri büyüten bir icadından hareketle teleskop yaptı. Bu teleskopla Ay’ın yüzeyinin pürüzlü olduğu anlaşıldı. Teleskopların uzay gözlemi yapmadaki önemi fark edildi. Gök bilimciler teleskoplar yardımıyla gök cisimlerinin hareketlerini ve yapısını incelediler.
Teleskop ve benzeri teknolojik araçların geliştirilmesiyle günümüzde uzay araştırmaları yapılmaya başlandı. Hatta uzayda yapılan araştırmalar teknolojiye önemli katkı sağladı. Aydınlanma Çağı düşünürleri hemen hemen her konuyu incelediler. Toplum, siyaset, hukuk, ekonomi ve tarih alanında yeni fikirler ortaya attılar. Sosyal bilimler alanında Jan Jack Rousseau (Jan Jak Ruso) ve müzik alanında Mozart sonraki yüzyıllara da damga vuran çalışmalar yaptılar. Aydınlanma Çağı’nda meydana gelen bilim, sanat ve teknolojideki gelişmeler Sanayi İnkılabı’na temel oluşturdu.
Son Yorumlar