Kayaç, Yerkabuğunun oluşturucu gereçleri olan ve bileşim, yapı, köken bakımından aynı nitelikleri taşıyan mineral kütleleri.
Kayaçlarm özellikleri, kendilerini oluşturan minerallerin sayısız bir araya geliş biçimine bağlıdır. Kayaçlar, mekanik niteliklerine göre sıkı (granitler, kireçtaşlan, killer) ya da gevşek (kumlar), geçirimli (kireçtaşları ve kumlar) ya da geçirimsiz (killer), eriyebilen (karbonatlı ve tuzlu kayaçlar) ya da erimeyen kayaçlar olarak sınıflandırılabilir; kayaçlarm, engebe biçimleri, hidrolojik yapı ve bitkisel oluşumlar üstünde çok büyük etkileri vardır.
Sözgelimi, geçirimli kireçtaşı Causses’daki (Güney Fransa) yaylaların, kurak, verimsiz ve çok kısa çimenli, dolin adı verilen çanaklardan oluşan bir görünüm kazanmasına yol açmıştır. Dolinlerin dibi, kireçtaşmm kireç sizlenmesinden doğan kille örtülüdür; geçirimsiz olan bu kil daha çok su tuttuğundan, çok suya gereksinim duyan bitkiler için elverişli bir ortam hazırlar. Bununla birlikte, sınıflamada alınan ölçüt, kayaçlarm bileşim kökeni ve yerleşmesidir.
Buna göre kayaçlar, iki büyük öbeğe ayrılırlar: Derinlerde oluşmuş iç kayaçlar; yüzeyde oluşmuş dış kayaçlar.
İç Kayaçlar
İç kayaçlar, derinlerde gaz, sıvı ve billur magmasından oluşurlar; Yer’in yüzeyinde, sonradan oluşan ve biyosferi taşıyan büyük birimlere (denizler ve okyanuslar; tortul havzalar ve sıradağlar) destek görevi yapan kayaçlı kabuğun bütününü meydana getirirler. Gerçekte, günümüzde Yer yüzeyinde görülmeseler bile iç kayaçlar, dış kaynaklı bütün jeolojik oluşumların tabam olarak belirirler. İç kayaçlar, bir dizi yavaş soğuyan kütlesel püskürme olayı sonucu yüzeye çıkarlarsa, çoğunlukla granit yapılı kayaçlar içeren sıradağlar ya da kalkanlar oluştururlar. İç kayaçlarm yerleşmelerinin başlıca nedeni yanardağ etkinlikleridir; hızla yüzeye çıkma ve hızla soğumaya bağlı özgün biçimlerin (yanardağ konileri, akıntıları) kaynağı olan yanardağ etkinlikleri, aynı zamanda özel tipteki kayaçlarm (bazaltlar) da kaynağını oluşturur.
Dış Kayaçlar
Genellikle tortul olan dış kayaçlar. atmosfer etkenlerinin (soğuk ülkelerde birbirini izleyen donma ve çözülme olayları; tropikal ülkelerdeki sürekli yüksek sıcaklıklar; rüzgârlar ve yağmurlar; suların akması; vb.) iç kayaçlara yaptığı etkiler sonucunda oluşurlar. Aşınma olayı, iç kayaç kütlelerinin yıpranması ve akarsular tarafmdan taşman gevşek gereçlerin oluşması biçiminde ortaya çıkar: gevşek gereçler çökelerek ilk dış kayaçları oluştururlar.
Öte yandan, minerallerin ve canlı varlıkların kimyasal süreçlerle bozulmaları. eriyebilir hale gelmiş parçacıkların çökelmesiyle kireçli ve marnlı tortul kayaçlarm oluşmasına yol açar. Aşınma etkisinde kalan dış kayaçlar. püskürük kökenli tabanların çökelmelerden sonra gerçekleşen hareketlerine bağlı olarak, birçok değişiklik geçirirler. Bu durumda, magmanın değdiği yerde (basınçlar ve sıcaklıklar yüksektir) başlangıçtaki tortul yapılarından ileri gelen özellikleri çeşitli oranlarda koruyan başkalaşmış kayaçlar oluşur. Sözgelimi, dış kayaçlar şistlere ya da gnayslara dönüşürler.
Püskürük Kayalar
Yerkabuğunda en bol bulunan kayaçlar olan püskürük kayaçlar, akışkan bir magmanın Yer’in yüzeyine ulaşması ve burada lav biçiminde akmasıyla oluşur. Yüksek sıcaklıktaki (! 000°C’ınüstünde)birsu,gaz ve silikatlar karışımı olan magmaların, yerkabuğunun temelinde, sıvılar içeren ceplerin bulunduğu yerlerde oluştukları sanılır. Bu magma ocaklarının yerleşmeleri, yerel bir sıcaklık yükselmesine yol açan radyoaktif kaynakların aşırı derecede yoğunlaşmasından kaynaklanır. Bu sıvı magmalar, yer kabuğundaki kırıkların içine girerek yüzeye çıkma eğilimi gösterirler; bu durum, yanardağ etkinlikleriyle yer sarsıntılarının sık sık bir arada ortaya çıkmalarını açıklar.
Yanardağ Patlamaları
Bir yanardağ ağzında patlama olduğunda, yanardağı oluşturan öğeler, ponza taşı ya da cam tabakaları halinde havaya püskürtülürler; aynı zamanda da. kül akıntıları oluşturarak yanardağ konisi yamaçlarına doğru itilirler. Patlama sonucunda oluşan parçalar, ya kendi ağırlıklarının (kayaç hâlâ ağdalıysa) ya da çökelti halinden sonra yayılan eriyikler bakımından zengin suların etkisiyle birbirlerine kenetlenirler. Bu nedenle yanardağ tüflerine tortul yanardağ kayaçları adı da verilir.
Yanardağlara özgü köşeli yığışımlar (breş) tüflerleaynı oluşum biçimindedirler. ama bileşimlerindeki öğeler daha iri boyutludur, içlerindeki lav parçaları çok bol, ponza taşlarıysa çok azdır. Bu dışıklar yanardağların fırlattığı lav parçalarının havada soğumasıyla oluşan yanardağ bombası (ya da yanardağ yumrusu) yığınlarıdır.
Lavların Soğuması
Yüzeyde akan lavlar, açık havaya çıkınca, birdenbire soğurlar ve bu soğuma püskürük kayaçlara ortak yapılarını kazandırır: Oluşma zamanı bulmuş billurları camsı bir hamur çevreler. Billurların boyutu ve sayısı, lavın yanardağ bacasında geçirdiği süreye, dolayısıyla da yükselme hızına bağlıdır. Yükselme hızlı olduğunda, billurlar farklılaşma zamanı bulamazlar ve camlar ortaya çıkar. Bu camlar oynak yapılıdırlar, jeoloji zamanları boyunca yavaş yavaş yeniden billurlaşma eğilimi gösterirler.
Silis yönünden zengin olan obsidiyenler asitli camlardır. Parlak parçalı ve eğri kırıklıdırlar. Küçük magnetit taneleri içerdikleri için obsidivenlerin çoğu siyahtır; demir oksitlenmesi nedeniyle renkleri kırmızıya da dönebilir. Cam hidratlıysa (% 10’dan çok su) obsidiyenler parlaklıklarım yitirirler; bu durumdaki püskürük kayaçlara pekştayn (katrantaşı) adı verilir. Ponza taşları,ancak mikroskopla görülebilecek kadar küçük kabarcıklarla dolu. renkleri açık griyle beyaz arasında değişen obsidiyenlerdir. Bu gaz kabarcıkları çok olduğundan, ponza taşlarının yoğunluğunu azaltırlar ve su üstünde yüzmelerini sağlarlar. Bazaltlar. renkleri siyahla gri arasında değişen, yanardağlardan akan lavlarla yayılmış kayaçlardır. Bunlar en sık raslanan püskürük kayaçlardır. Sîlis bakımından zengin riyolitler, büyük kuvars billurları çevreleyen camsı bir hamurdan oluşurlar. Kimyasal bileşimleri granitlerinkine çok yakındır, renkleri beyazla sarı arasında değişir; bunlar kırmızı da olabilirler. Kurşuni renkte ve kimyasal bileşimi bazaltlara benzeyen bir kayaç olan andezitse özellikle belirgin bir hal aldığı Andlar’da bol akıntılar oluşturur. Yanardağ tüfleri, yanardağların belli bir patlama biçimi söıiucu ortaya çıkan ince çökeltilerdir. Alttaki kayacın bir bölümüyle ve yanmaya dayanmış organik döküntülerle karışan cam parçaları, ponza taşı, inci (bir göl ya da denizde akışkan lavların gelmesiyle oluşmuş küçük yuvarlaklar) ve külden oluşurlar.
Yerkabuğunun Hareketleri
Kayaçların yerleşme koşulları, yerküre ölçeğinde yerküre engebelerinin başlıca birimlerini belirleyen kayaçların düzenlenme ve bir araya gelme çeşitlerini ayırt etme olanağı verir. Birinci Zaman’a kadar yerleşmiş püskürük kayaclı yaşlı kütleler, dağ eteklerinde kırıntılı kayaçların (kumlar, kumtaşları, pudingler) oluşmasına neden olan aşınma etkenlerinden etkilendiler. Daha sonra, okyanusların hareketlerine bağlı olarak, su altında kalma ve su yüzüne çıkma evrelerinin birbirini izlemesi, tortul (denizlere ilişkin) ve döküntü (karalara ilişkin) çökeltilerinin almaşmasına dayanan bir dizi çevrime yol açtı. Tabakalı ve yatay dış çökeltiler magmanın yeni hareketleri sırasında altüst olarak kıvrılabildiler ve yayılan magmalara en yakın çökeltiler başkalaştılar. Sözgelimi, kayaçların Yer yüzeyindeki düzeni, yerkabuğunun hareketleri ve aşınmanın gerçekleştirdiği değişiklikler sürecini açıklamaktadır. Söz konusu doğal düzenlenişlerin bilinmesi, iktisadi işletme amacı (maden yataklarının yerini belirleme) güden her tür araştırma için ön koşuldur.
Son Yorumlar