Kast, bazı ülkelerde, özellikle de Hindistan’ da toplumsal aşama sırasını oluşturan sınıflardan her biri.
XVI. yy’ın başlarında Hindistan’daki ilk sömürgeciler olan Portekizliler, Hint toplumunu oluşturan grupları casta sözcüğüyle belirttiler. Bu Portekizce sözcük, bir ırka ya da soya (insansal ya da hayvansal) özgü olan “an” ve “katışıksız” anlamına geliyordu. Daha sonraları kast terimi, birbirinden ayrı ama kimi zaman birbirine karışan iki gerçekliği belirtmek için kullanıldı: Varna (sınıf); jati (tür, doğuş).
Varnalar
Dört varna, kozmik insamn (Brahma) bedeninin dört bölümüne denk düşer ve onlardan çıkmıştır. Dünyanın düzeninin ve toplumsal yasaların açıklandığı Dharmasastra’da (Şeylerin Doğal Durumu Üstüne Kitap) böyle öğretilmektedir. Varna her şeyden önce, üretimin ilkesel aşamasındaki sınıftır.
Başlangıçta, sınıfların birbirinden iyice ayrılmış etkinlikleri vardı. Brahma’nın ağzından doğan brahman katışıksızdır. Bilgiye sahiptir. Mutlağa yakın olduğu için insanlar ile tanrılar arasında yer alır. Rahip olarak, Veda törenlerini yaptırmakla görevlidir. Sunu ve duanın nasıl yapılacağını o öğretir. Brahma’nın kolundan doğan kşatriya, iktidarı (kşatraj elinde tutar. Soylu ve savaşçıdır. Kral soyundan gelir. Bügiyi aramak ve uygulamakla görevlidir. Savaşçılık gücünü sürdürebilmek için et yiyebilir ve uyarıcı (mayalı içkiler ve benzerleri) kullanabilir. Brahma’nın butlarından doğan vaisya “bölge halkı” (vis) içinde yer alır, dua eder ve kurban sunar, ama aslında kutsal sürünün koruyucusudur: İnek, örnek besleyici hayvandır (süt); öküz ise, atın olmadığı bir ülkede günlük işlerde (tarla çalışmaları, taşıma) yardımcı olur. Vaisya aynı zamanda çiftçi, tacir ve tefecidir. Brahma’nın ayaklarından doğan sudra, öteki varnalara boyun eğer. Açgözlü olmamalıdır, çünkü hizmetçi ve köledir. Üst kastlar onun siyah renkli olduğunu söylerler. Burada belki de, Hindistan’ın kuzeyinde ilk oturan Dravidler söz konusudur. Bunlar, sözünü ettiğimiz toplumsal sistemi getiren arilerin egemenliğine girmişlerdi. Ama sudralar, perhiz kurallarına uyarak yüksek sınıflara çıkabilirler. En aşağıda, dışarda bırakılanlar, dokunulmazlar ve Avrupalıların “parya”, Gandhi’ninse Harijan (Tanrının oğulları) dediği kimseler yer alır. Hint toplumuna yabancı olanların tümü de bu kategoriye girer (aşiretler, AvrupalIlar) ama özellikle sınıfların yasalarına aykırı hareket etmiş olanlar, yani “sınıfdışılar” bu grupta yer alır.
Donmuş Bir Toplum
Aslmda kişi, her sınıfta var olan toplumsal-mesleksel grupların içine yerleştirilmiş olduğu çerçevede, yani jati’de doğar, yaşar ve ölür. Tarih boyunca jati, alt-kastlar oluşturmak üzere bölünür ve dal budak salar. Bu ise, yasaları, töreleri, özellikleri olan loncadır. Bir meslek yapan buna sahip olur. İş, babadan oğula geçer. Kast, benzerliklerden (yaşama tarzı, çıkar ortaklığı) doğar. Belli bir toplumsal davranışı,dinsel ayrıcalıkları, yasaklan kapsar. Her jati’nin kendi mahkemesi, mülkleri vardır. Mirasın bölünmemesi için içten evlenme uygulanır. Yüksek sınıflar, organik çevreyle ilişki haline girmeyi kirli bir şey olarak görürler. Bundan ötürü, aşağı dereceden işler yapmazlar ve bunları, özel gruplara bırakırlar. Egemen kastlar, toprak sahibi olanlardır. Ötekiler bağımlıdır ve hizmetle yaşarlar. Günümüzde, vaisyalar ve sudralar çalışmaları ve bir jati’ye bağlılıkları dolayısıyla iktisadi açıdan zenginlik ve siyasal güç kazanabilirler. Böylece Varna aşamalanmasmda yukarıya doğru da çıkabilirler. Bu toplumsal sistem, modern yaşamm gereklerine uymaya çalışmaktadır. Bir Hintlinin gerçek yurdu, iyi gününde de kötü gününde de, kendi kastıdır.
Son Yorumlar