İtalyan Faşizmi Nedir? Tarihi ve Özellikleri Nelerdir?
İtalyan Faşizmi Tarihsel gelişimi
Birinci Dünya Savaşı ertesinde, çok ağır bir ekonomik ve sosyal bunalım içinde olan İtalya’da, faşist eylem, 1919 yılında başlamıştır. Eski bir sosyalist olan Mussolini, 1920 de kara gömlekliler adı altında tanınan, askeri düzende sivil savaş birlikleri kurarak eylemini başlatmıştır. 1922 de Roma üzerine yürüyen Mussolini, Kral tarafından yeni kabineyi kurmakla görevlendirilmiş, Mussolini ve Partisi iktidara gelmiştir. Yeni iktidara, faşist olmayanlar da katılmıştır. 1924 seçimlerinden sonra muhaliflerini de sindiren Mussolini, 1926 yılında diktatörlüğünü kurmuştur.
İtalya’da faşist rejim, 1848 Anayasasına dokunmamış, krallık rejimi devam etmiştir. Faşist rejim kurumlarını yavaş, yavaş ve zaman içinde kurma yoluna gitmiştir. Örneğin, korporasyon sistemi 1927 de, tek parti sistemi ve seçimlerin halkoylamasına dönüştürülmesi, muhalefetin yasaklanması 1929 da olmuştur. Kral ve iki Meclisli Parlamento korunmakla birlikte, tüm yetkilerini yitirmişlerdir. Faşist rejim, örgütlenmesini parti içinde yapmıştır. Görünüşte, Anayasa ve bazı kurumlar korunmakla birlikte, tüm devlet yetkileri Mussolini’nin elinde toplanmıştır.
İtalya’da faşist rejim, İkinci Dünya Savaşı ile sona ermiş ve 1948 Anayasası da, faşist parti kurulmasını yasak etmiştir.
İtalyan Faşizmi Özellikleri
İtalyan faşizmi özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir;
a) Bireycilik ve devlet anlayışı. Mussolini’ye göre, faşizm, hem ey¬lem hem de fikirdir. Faşizm, bireyciliğe, demokrasiye ve sosyalizme karşıdır. Faşizm, devletten yanadır. Devletin dışında ne kişi, ne de kişi toplulukları vardır. Faşizm için birey, devletle uyuştuğu ölçüde önemlidir. Devleti yaratan ulus değil, aksine ulusu yaratan devlettir. Her ne nedenle olursa olsun, devlet gücü kısıtlanamaz. Kişiye yön veren devlettir. Faşizmde devlet her şeydir.
b) Totaliterlik. Faşizmin amacı totaliter olmaktır. Toplumu oluşturan bireylerin, kendilerini topluma ve onun önderine adamalarını ister. Toplumda çok sıkı bir birliğin ve beraberliğin sağlanabilmesi ancak, insanların aynı temel görüşe, aynı inanca, aynı değerlere sahip olmaları ile mümkündür. Bu nedenle, faşist devlet, kişinin yaşamını denetlemek ve yönetmek hakkına sahiptir. Kısaca belirtmek gerekirse, faşizmin ünlü deyişi ile «her şey devleti ilgilendirir, devlet her şeyle ilgilenir.» Faşizmde devlet, toplumu, gelişmiş bir toplum yapmanın en iyi aracı olarak görülür.
c) Korporatif sistem. Mussolini’ye göre, kapitalizm ve liberalizm dönemlerini tamamlamışlardır. İtalya, birbirine düşman iki sınıfın yaşadığı bir ülke olmadığı gibi, kapitalist bir ülke de değildir. İtalya, tarıma dayalı, karma ekonomiye sahip bir ülke olmalıdır. Bunu da ancak totaliter devlet sağlar. Devlet, ekonomiyi denetimi altına almalı ve yönlendirmelidir. Bu da ancak, ulusal korporasyonlar eliyle gerçekleştirilebilir. Meslek iş kuruluşları, ya da birlikleri olan korporasyonlar, devlet emrinde tüm üretim güçlerini düzenleyen kuruluşlardır. Korporasyonların yönetimine ise, devletin, partinin, sermayenin, emeğin ve tekniğin temsilcileri katılırlar. Ekonomik önlemler, faşist partisinin yönlendirilmesi ile korporasyonlar meclisince alınır. Mussolini’ye göre, korporatif sistem, devlet birliğini ve yaşamını sağlayan, devamlı bir siyasal mekanizmadır.
d) Şiddet ve savaş. Faşizm, içte şiddeti benimsediği gibi, uluslararası ilişkilerde de savaşı zorunlu saymıştır. Yüksek bir siyasal amacı gerçekleştirmek için, içte, ya da dışta savaşmak yasaldır. Zararlı ve kötü eğilimler ancak şiddetle bastırılabilir. Faşizme göre barış, ne devamlıdır, ne de yararlıdır. Buna göre, barışçılık kavgadan kaçmadır; Savaş ise ulusları yüceltir.
Son Yorumlar