İstanbul, Karadeniz ve Marmara denizini birleştiren Boğaz’ın iki yanındaki tepeler üstüne kurulmuş olması nedeniyle dünyada ender rastlanan bir güzellik kazanmış, yerleşim tarihinin çok eskilere inmesiyle de çeşitli kültürlere ilişkin tarihi yapıtlarla süslenmiştir. İstanbul kenti içinde Florya kumsalları ve plaj tesisleri, denize girmek için en elverişli yerdir. İstanbul halkı hafta sonları denize girmek için özellikle Karadeniz kıyısında Şile ve Kilyos’a gider. Ayrıca Büyükada, Heybeliada, Burgaz adası, Kınalıada ve Sedef adası, halkın denize girmek için gittiği yerlerdir. Marmara denizinin batı kıyıları yazlık evlerle dolarak Büyükçekmece, Kumburgaz, Celaliye, Silivri’ye doğru kesintisiz bir yerleşme göstermektedir.
İstanbul gibi büyük bir kent halkının açıkhava ve dinlenme gereksinimlerini karşılamak için ormaniçi dinlenme yerleri düzenlenmiştir. Sarıyer’e 6 km uzaklıktaki Belgrad ormanında halkın günlük gereksinmesini karşılayacak tesisler kurulmuştur. Büyükada’nın kuzey kesiminde kızılçam ağaçlarının süslediği bir köşede Dilburnu dinlenme yeri, Büyükada iskelesine 3 km uzaklıktadır.
Üsküdar’a 18 km uzaklıktaki Alemdağ-Taşdelen dinlenme yeri, ormanları ve Taşdelen suyuyla ünlüdür. Beykoz’a 3 km uzaklıktaki Kaymak donduran dinlenme yerinde kestane, ıhlamur ve meşe koruları vardır. Bu ormaniçi dinlenme yerlerinde halkın günlük gereksinmesini karşılayacak birçok tesis geliştirilmiştir. Kent içindeki yeşil alanlardan Yıldız Parkı’ndaki tarihi yapılar Malta Köşkü, Çadır Köşkü, Emirgân Korusu içindeki Sarı Köşk, Pembe Köşk ve Beyaz Köşk onarılarak halka açılmıştır. Boğaz’ın karşı yakasında Çamlıca tepesinde XVIIl. yy. İstanbulu’nu yansıtan bir kahvehane yapılmıştır.
Kent içinde Gülhane Parkı halkın piknik gereksinmesini karşılar, kentin tek hayvanat bahçesi de buradadır.
Beykoz’a 25 km uzaklıktaki Polonezköy’de halk, evlerini pansiyon olarak vermektedir.
Son Yorumlar