İnsanın tasarımlarına denk düşen nesneler üretme ya da hiçbir dış kısıtlama olmadan eylemlerde bulunmak için kendini belirleme gücü (istenç de denir).
İrade Özgürlüğü
Hem Descartes’dan, hem de Kant’tan esinlenen bu tanım, irade özgürlüğü sorununu ortaya çıkarır. İradeli bir edim, ya dürtüler tarafından tamı tamına belirlenmiş olarak düşünülür (bu dürtülerin doğası ve kökeni ne olursa olsun) ya da insanoğlunun, her dürtü dışında kendini belirleyebileceği kabul edilir. Felsefeciler tarafmdan metafizik düzeyde uzun süre tartışılan bu sorun, William James tarafından ruhbilim ve günlük deneyim düzeyinde yeniden ele alındı (Text-Book of Psychology [Ruhbilim Ders Kitabı, 1908]). James, düşünselciliği reddeder ve çoğunlukla aklımıza ve idealimize karşıt olarak davrandığımızı, bunu bildiğimizi,bundan acı çektiğimizi söyler. Ama gene de, Condillac’ın, iradeyi, en güçlü isteğin dile gelişi olarak görmesine katılmak güçtür. Çünkü, aklın gerektirdiklerine uyarak ve belli bir enerji harcayarak bu en güçlü isteğe karşı çıkabiliriz. Gerçek bir irade ediminin, “en büyük direnç anlamında bir eylem” olduğunu herkes bilir. Bunun nedeni idealin (ahlaksal değerlerin), eğilimlerimizden daha güçlü olması değildir. Tam tersine, “doğal enerjilerin dengesi” eğilimlerimize her zaman hak verir. Ne var ki, insanoğlu, denge terazisinde, idealin kafesine belli nicelikte bir enerji, bir çaba (E) koyma gücüne sahiptir ve bu çaba doğal belirlenimlerin işleyişini köstekleyebilir.
İdeale ve yüksek eğilimlere İ, alçak eğüimlere de P dersek, iradeli edimin formülünü şöyle yazabiliriz: İ + Ç > E (fiyat kuramı). Ama her şeyin temeli olan bu E nereden geliyor? James, “Enerji ya da çaba, ante rem belirlenmemiş olan, ek bir güçtür. Onu, istediğimiz gibi artırabilir ya da azaltabiliriz,” diyor. O zaman, E isteğe göre nasıl artırılabilir, sorusu ortaya çıkar. James, Descartes’ın çözümünü benimser: Buna göre, dikkatimi P’ye değü de İ’ye çevirerek E’nin gücünü artırırım. James şu sonuca varır: “Demek ki, dikkat için gösterilen çaba, iradenin temel edimidir.” Ama bu öğretinin birçok karanlık yanı vardır. Çünkü modern ruh bilim, hiçbir şeyle güdülenmemiş bir dikkati kabul etmez. Dikkat, doğal çevreye ve toplumsal görevlere uyarlanmamızı sağlayan bir ruhsal işlevdir. Gerçekten de, sık sık gösterildiği gibi “irade özgürlüğü”, doğrulanabilir hiçbir ruh bilim deneyimine denk düşmemektedir. Bu kavramın kaynağını, her kabahatin cezalandırdabilir olmasını isteyen ve cezanın da haklı olabilmesi için kabahati işleyenin başka biçimde davranabileceği düşüncesinin kabul edilmesi zorunluğuna dayanan ahlaksal inanışta aramak gerekir. Böyle bir inanışın ne gibi değer taşıdığını tartışmak irade ruh bilimine düşmez, ama bu bilim, hiçbir şeyle güdülenmemiş bir edimin varlığını kabul edemez. Gerçek bir irade özgürlüğü felsefesi, nedensiz edim ya da“kayıtsızlık özgürlüğü”kuramından bambaşka bir şey üstünde temellendirilebilir.
İrade İki Yanlı Nedendir?
Gerçek irade, bile isteye yapılan bir eylemdir ve bunun en iyi örneğini de, insanoğlunun doğa üstündeki teknik egemenliğinde görürüz. Maurice Pradines şöyle der: “İradeli olarak davranmak, elde bulunan ve düzenlenmiş olan araçların uygulanmasıyla ve bu araçların, göz önünde tutulan amacın araçları olduğunun açıkça görülmesiyle belirlenen bir amacı gerçekleştirmektir.” İnsanoğlu, iradeyle, kendi türünde köklü bir değişiklik yapmıştır. Yani insanoğlu, irade sayesinde, doğal güçlerin “etkilediği” bir şey olmaktan kurtulur ve kendi davranışını kendisi belirleyip gerçekleştirir. Bundan ötürü irade, iki yanlı bir nedensellik taşır. Yani hem eyleme nedenini, hem de eyleminin araçlarının akılsallığını kapsar. Ama eyleme nedenlerinin akılsallığının gerçek bir akılsallık olması ve bilinçdışı etkilerin “akılsallaştırılması” (psikanalizdeki anlamıyla) olmaması gerekir. Bu gerçek akılsallık, bilinç dışının çeşitli hilelerinin amansız bir biçimde çözümlemeden geçirilmesine dayanır. İnsan davranışının gizli belirlenimlerinin ortaya çıkarılıp bilinmesinin, bu belirlenimleri, insan doğasınm ve kültürünün yararına kullanma olanağı doğurduğunu, burada açıkça görüyoruz.
Son Yorumlar