İngiltere’de parlamenter sistemin tarihsel gelişimi, mutlak monarşinin egemen olduğu İngiltere’de, kralın yetkilerinin kısıtlanması, 1215 yılında imzalanan Magna Carta (Büyük Berat) ile başlar. Magna Carta ile kral, toprak sahibi soyluların rızası olmadıkça vergi alınmayacağına söz vermiştir.
İngiltere’de hükümdar, geleneksel olarak, ülkenin ileri gelenlerine, önemli işleri danışırdı, 13. yüzyıl boyunca «baron» denen soylular, kendilerine daha sık danışılması, toplantıların düzenli yapılması için çaba harcamışlardır. Toplantılara, baronların yanında başka çevrelerden de temsilciler katılmaya başlamıştır. Bu toplantılara, «konuşma toplantısı» anlamına «parlamento» adı verilmiştir. İngiliz parlamentosuna, baronlardan başka, şövalyeler, din adamları, kent ve kasaba temsilcileri katılmışlardır. Böylece, parlamentonun temsil gücü gittikçe artmıştır.
14. yüzyılda, parlamentoda bir bölünme olmuş, kendilerini krala yakın gören soylular «Lordlar Kamarası», küçük şövalyelerle kent ve kasabalardan gelen temsilciler ise, «Avam Kamarası» adı altında iki ayrı meclis oluşturmuşlardır. Zamanla, Avam Kamarası gücünü artırmaya başlamış, 17. yüzyılda burjuvazinin güçlenmesi, krala karşı direnmeler ve ayaklanmalar sonucu, kralın yetkilerini kısıtlayan ve parlamentonun gücünü artıran 1689 yılında «Bili of Rights» (Haklar Yasası) kabul edilmiştir. Böylece Kral, yasama yetkisini kullanan tek organ olmaktan çıkmış, yasama yetkisini, Lordlar ve Avam Kamaraları ile paylaşmıştır.
Kral, devlet işlerinde kendisine yardımcı olmak üzere görevlendireceği kimseleri, yani bakanları, parlamentonun ileri gelenleri arasından seçmeyi, parlamento ile çalışmalarında kendisine kolaylık sağlanması açısından yararlı görüyordu. Kral ile bakanlar, «kabine» denen küçük bir odada toplanıyorlardı. Böylece 18. yüzyılın başlarında kabine usulünün yerleştiği, daha sonra kabinede yer alan bakanlardan birinin sivrildiği ve bugünkü başbakan kavramının ortaya çıktığı görülür. Yine bu dönemde, Avam Kamarasının güveninin yitiren Başbakanın, çekilmesi geleneği de yerleşir.
Başbakanın çekilmesi, diğer bakanların da çekilmesini gerektirmiyordu. Bakanlar, hem krala, hem de Avam Kamarasına karşı sorumlu oluyorlardı. Başbakanın çekilmesi ile tüm bakanların da çekilmeleri başka bir deyişle «toplu siyasal sorumluluk» kuralının yerleşmesi, ancak 19. yüzyılın ortalarında gerçekleşmiştir.
Kabine üzerinde denetim yetkisini sağlamış olan Avam Kamara-sının «temsil» niteliğini kazanması, 19. yüzyılda çıkarılan yasalarla oy hakkının genişletilmesi ile olmuştur. Zaman içerisinde oy hakkının yıllık geliri belli tutarlara varan toprak sahiplerinden, sanayi ve tarım işçilerine doğru yayılması ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru, kadınlara oy hakkının sağlanması ise, 1919 ve 1928 yıllarında aşa¬malı olarak gerçekleşmiştir.
İngiliz parlamentosunun ikinci kanadını oluşturan Lordlar Kamarasının yetkilerinin, 20. yüzyılın başlarından bu yana azaldığı, Avam Kamarasınca kabul edilmiş olan yasaları biraz geciktirmekten, kamu oyunu etkilemekten öteye bir yetkisinin kalmadığı görülür.
Son Yorumlar