Ülkede nüfus artışı başlangıçta ağır olmuş (XVI. yy’da 2 milyon, 1800’de 10 milyon nüf.), sonra sağlık ve çalışma koşullarının iyileşmesi, yaşam düzeyinin yükselmesi sayesinde 1921’e kadar hızlanmış (40,2 milyon nüf.), ama ardından yeniden yavaşlamıştır. Günümüzde nüfus 56 milyona yaklaşmıştır. Halk çoğunlukla ingilizce konuşur, ama İskoçya’da ve Galler’de (Wales) keltçe konuşulan çevreler de vardır. En yaygın din Protestanlıktır; ama İngiltere kesiminde Anglikan töreleri, İskoçya’da Presbiteryen töreleri izlenir.
Sömürge imparatorluğunun kurulmasıyla, yakın çağda yaklaşık 15-20 milyon İngiliz (dinsel baskıların kurbanı olan Püritenler; büyük toprak mülkünün oluşması [arazilerin çitle çevrilmesi] hareketinin kurbanı olan yoksul köylüler; sanayi devriminin kurbanı olan zanaatçılar) yeni bulunan ülkelere, A.B.D’ne, Kanada’ya, Avustralya’ya, vb. yerlere göç etti. 1958’den başlayarak İngiltere özellikle Eire kökenli İrlandalılar ve Commonwealth uyruklular (Antilliler, Afrikalılar, Hintliler, Pakistanlılar) için önemli bir çekim merkezi oldu: Bir milyonu aşkın, beyaz ırktan olmayan niteliksiz işçi, alt düzeyde işlerde çalışmaktadır.
Ülkede nüfus yoğunluğu oldukça yüksektir (km2’ye 227,3 kişi); ama nüfus dağılımı oldukça eşitsizdir: Batıdaki dağlar ve güneydoğudaki yaylalar çok ıssızdır; buna karşılık maden kömürü ve sanayi bölgeleri (Londra havzasının doğusu, Galler’in güneyi, Manchester ve Liverpool bölgesi, İskoçya’nın Lowiands’i) çok kalabalık yerleşim yerleridir. Gerçekten de, ülke halkının % 90’ı kentlidir. Bazı kentler Ortaçağ’daki görünümlerini korumuşlardır (Chester, York, Windsor, Canterbury, Salisbury); ama birçok kent büyük sanayi ve büyük ticaretin gelişmesiyle doğmuş ya da gelişmiştir. Nüfusu 500.000’i aşan sekiz kent vardır. İngiltere’deki toplu yerleşim yerlerinin başlıca özelliği, işçi mahallelerinde üst üste yığılmış tuğla evler, dış mahallelerdeyse dağınık biçimde sıralanmış küçük evlerdir.
Halkın böyle kentlerde birikmesi yeniden planlı bir kentleşmeye gidilmesini gerektirince, kırsal kesim koruma altına alınmış, ulusal parklar yapılmış, kentler yeniden biçimlendirilmiş, kentsel işlevlerini tam anlamıyla yerine getirebilen yeni kentler oluşturulmuştur. Bu kentler hem oturmaya, hem çalışmaya elverişlidir; böylece her gün ev ile işyeri arasında gidip gelme ortadan kalkmıştır. Uygulama Londra bölgesinde (Bracknell, Crawley, Harlow, Hatfield, Stevenage, Basildon) ve İskoçya’daki Lowlanas’de (Cumbernauld, East Kilbride, Glenrothes, Livingston) başarılı olmuştur; günümüzde de Liverpool, Manchester ve Birmingham’da yaygınlaştırılmaktadır.
Son Yorumlar