Alman ozanı (Düsseldorf, 1797-Paris, 1856). Yahudi bir ailenin çocuğu olan Heinrich Heine’nin eğitiminde annesinin büyük etkisi oldu. Müziksever ve ince duygulu bir kadın olan annesi, onu Düsseldorf’daki Fransız lisesine verdi. Liseyi bitirdikten sonra, Hamburg’da bankacılık yapan amcasının yanında çalışmaya başladı, ardından, Bonn’da ve Göttingen’de hukuk öğrenimi gördü.
1825’de hukuk doktoru oldu, avukatlık yapmak üzere Hamburg’a yerleşti ve 1826’da Die Harzreise (Harz Gezisi), 1827’de Das Buch Der Lieder’i (Şarkılar Kitabı) yayımlayıp lirik bir ozan olarak ün kazandı. 1831’de Paris’e Gazette d’Ausbourg gazetesinin muhabiri olarak giden ve o tarihten sonra Fransa’da yaşamaya başlayan Heine, Victor Hugo ve Alfred de Vigny’den yakınlık gördü. Gerard de Nerval de yapıtlarını Fransızcaya çevirdi.
Çelişkili Kişilik
1844’te yazdığı şiirleri Neue Gedichte (Yeni Şiirler) başlığı altında topladı ve bu yapıtında karikatür beğenisine, eleştiri anlayışına elden geldiğince yer verdi. Deutsch1 and, ein Wintermörchen (Almanya, Bir Kış Masalı,1844) adlı yapıtı, dizeler halinde yazılmış bir tür güncedir. Bu yapıtta, betimlemelerin ve çocukluk anılarının arasında toplumsal ve siyasal yergiler büyük yer tutar. “Romantizmin son kır şarkısı olarak kabul edilen” ve 1843’te yayımlanan Atta-Troll, Alman ozanlarına ve siyasal eğitimcilerine karşı güçlü bir saldırıdır. Heine’nin Kari Marx’la karşılaşması, ozanın “bağımlı” bir şiire ve siyasal yergiye yönelmesine yol açmış, böylelikle şaşırtıcı bir önseziyle, Alman dinamizminin eleştirisini yapmasını sağlamıştır. Aslında Heine’nin kişiliği karşıtlıklardan oluşmuştur: Napolyon hayranı bir liberaldir; devrimi özler, ama getireceği yıkımları da önceden sezmiştir. Son derece güçlü esinini, çalışanların sömürülmesi, toplumsal adaletsizlik gibi tüm kötülüklere karşı kullanır. İnanç ve kuşkuculuk, coşku ve saldırgan alaycılık arasında gidip gelen kişiliğiyle Heine, Almanya’nın yetiştirdiği lirik ozanların en büyüklerinden biri olmuştur.
Lieder (Şarkı) ve baladlarından bazıları, derin ve içten duyguların anlatımıyla olduğu kadar, imge zenginliği ve canlı ritimleriyle de kusursuzluğa ulaşmıştır. XVIII. yy. Fransız akılcılığıyla beslenen Heine, romantizme klasik bir biçim vermiştir.
1845’ten başlayarak ilerleyen ve kendisini hareket etme yeteneğinden yoksun bırakan bir hastalığa yakalanan Heine, uzun süre acı çekti, ama şiirsel dehasını hiç yitirmedi ve son anına kadar “hayranlık uyandıran” şiirler yazdı.
Son Yorumlar