Şiirde her dizedeki hece sayısının eşit olmasına göre düzenlenen ölçü [parmak hesabı da denir). Hece ölçüsüyle yazılan bir şiirde, ilk dizede kaç hece varsa öbür dizelerde de aynı sayıda hece bulunur.
Hece Ölçüsü Tarihi
Türk şiirinin temel ölçüsü olan hece ölçüsü, İslamlıktan önceki Türk şiirinde de kullanılmıştır. Halk edebiyatında (Anonim halk şiirinde olduğu gibi Tekke ve Âşık şiirinde de) şiirin tek temel ölçüsü olmuştur. Divan edebiyatında, Halk edebiyatı ve hece ölçüsü nâmevzun (ölçüsüz) denilerek küçümsendiği için, ancak XVIII. yy’ da Nedim, Şeyh Galip gibi birtakım ozanlar hece ölçüsüyle birkaç örnek yazmışlardır. Tanzimat dönemi şiirinde genel olarak aruz kullanılmış, ama Namık Kemal, Ziya Paşa, Recaizade Mahmut Ekrem heceyle birkaç şiir örneği vermişlerdir. Abdülhak Hamit Tarhan da bazı oyunlarında hece ölçüsünü yeğlemiştir. Tanzimat döneminde Ziya Paşanın, Türklerin asıl şiir ölçüsünün hece ölçüsü olduğunu belirtmesinden sonra (“Şiir ve İnşa” yazısı, 1868) XIX. yy. Türk şiirinde heceye gerçek değerini veren, Mehmet Emin Yurdakul olmuştur. Mehmet Emin Yurdakul’un Türkçe Şiirleri (1899) daha sonraki dönemlerde dil, konu ve ölçü bakımlarından bir örnek oluşturmuştur. Servet-i Fünunculardan Tevfik Fikret yalnızca, çocuklar için yazdığı öğretici şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmıştır: Şermin (1914). Ziya Gökalp, Türkçülük düşüncesinde hece ölçüsüne ve Halk edebiyatına özel bir önem ve yer vermiş, hece ölçüsüne “ulusal ölçü” diyerek,çevresinde toplanan yetenekli gençleri hece ölçüsüyle şiirler yazmaya yöneltmiştir. Edebiyatımızda Beş Hececiler diye anılan ozanlar, hecenin Milli Edebiyat ve Cumhuriyet dönemlerinde temel ölçü durumuna gelmesine büyük ölçüde yardımcı olmuşlardır. Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Yedi Meşaleciler hecenin klasik kalıplarım kullanmışlar, Cahit Sıtkı Tarancı ile Ahmet Muhip Dıranas ise özgür koşuğun etkisiyle duraksız hece ölçüsünü yaygınlaştırmaya çalışmışlardır. Günümüzde de bazı ozanlar, kimi şiirlerini duraklı ya da duraksız hece ölçüsüyle yazmaktadırlar.
Hece Ölçüsünün Özellikleri Ve Başlıca Kalıpları
Türk şiirinde, genellikle 5 ile 16 heceli kalıplar kullanılmıştır. Az sayıda örnekte de olsa, daha küçük ya da daha büyük kalıpların kullanıldığı görülür. Hece ölçüsü kalıplarında belirli sayıdaki hecelerin sonundaki duraklamalara, durak adı verilir. Duraklar sözcüklerin son hecesinde yer alır, durakları olmayan ya da karışık olan şiirlere de duraksız denir.
4 heceli kalıpta duraklar, 3-2 ya da 2-3 biçiminde olur. Örnek:
Ölmeden ölsem
Yüzünü görsem Canımı versem
Vasima kurban (NİZAMOĞLU).
5 heceli kalıpta duraklar, 3-3,4-2,2-4, 2-2-2 biçimlerinde olabilir. Örnek: Evleri var engin
Babası var zengin
Name benim dengim (Türkü).
6 heceli kalıpta duraklar, 4-3 ya da 3-4 biçimindedir. Örnek:
Bahçelerde saz olur
Gül açılır yaz olur
Ben yârime gül demem
Gülün ömrü az olur (Mani).
7 heceli kalıpta duraklar 4-4’tür. Örnek:
Yürü behey Bulgar dağı Senden yüce dağ olma mı Sen yaylanın güzelisin Yanakların ağ olma mı (KARACAOGLAN).
8 heceli kalıp 5-4, 4-5, 3-3-3 biçimlerinde duraklanır. Örnek:
Al işimin kaşları kare Bulamadım derdime çare (Türkü).
9 heceli kalıpta duraklar 5-5 biçimindedir. Örnek:
Noldu bu gönlüm noldubu gönlüm Derd ü gam ile yandı bu gönlüm Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm Derdine derman buldu bu gönlüm (HACI BAYRAM VELİ).
10 heceli kalıp, 6-5, 5-6,4-4-3 biçimlerinde olur. Örnek:
Yeşil ördek gibi daldım göllere Sen düşürdün beni dilden dillere Başım alıp gidem gurbet ellere Ne sen beni unut ne de ben seni (Türkü).
11 heceli kalıpta duraklar 4-4-4-, 7-5, 6-6 biçimlerini taşır. Örnek:
Yarabbi dilerim aşkın ver şevkin ver Fazlından umarım aşkın ver şevkin ver (YUNUS EMRE).
12 heceli kalıpta duraklar 4-4-5 ya da 8-5 biçimindedirler. Örnek:
Güzeller seyrana çıkmış çimen üstüne
Herkes sevdiğini almış kendi destine Selamın gelirse bir gün can baş üstüne
Ağam tayfalarman gel yarim eğlensin (Türkü).
13 heceli kalıp 7-7 ya da 4-3-4-3 biçiminde duraklanmıştır. Örnek:
Gökler gibi gürledim yerler gibi inledim
Çaylar gibi çağladım aktım bir dağ içinde (YUNUS EMRE).
14 heceli kalıpta duraklar 4-4-4-3, 7-7,5-5-5 biçimlerinde olabilir. Örnek: Ne belalı aşka yandım keşke yanmaz olaydım
Gizli sevdalara düştüm keşke düşmez olaydım (Türkü).
15 heceli kalıpta duraklar 4-4-4-4 ya da 8-8 biçimindedir. Örnek:
Bakan benim gören benim alan benim veren benim
Gerçek âşık oldun ise cihan nakşı nendir senin (YUNUS EMRE).
Estetik Açısından Hece Ölçüsü
Edebiyatımızın ilk sözlü örneklerinden bu yana Türk şiirinde kullanılan hece ölçüsü, Türkçenin yapısına en uygun ölçüdür. Kökeni yazının kullanılışından önceki dönemlere inen kimi atasözlerinin etkisinin ,anlam içeriğinin yanı sıra hece ölçüsünün kimi kalıplarına uygun söylenmesinden doğduğu açıktır.
Divanü Lûgat-it-Türk’te bulunan atasözlerinin yanı sıra koşuk (koşma) ve sagu (ağıt) türündeki şiirlerde de hecenin kısa kalıpları, etkileyici biçimde kullanılmıştır. Halk edebiyatında gerek Âşık, gerekse Tekke şiirinde kullanılan hece ölçüsü, şiirin (güzelleme, koçaklama, semai, vb.) işlediği konunun lirizmini ya da yiğitçe havasını yaratmada en önemli araçlardan biri olmuştur. Köroğlu, Mert dayanır namert kaçar Meydan gümbür gümbürlenir derken, dizeleri 4-4 olarak iki eşit parçaya bölüp, hitap edasını, kuşkusuz sözcüklerin anlam içeriği ve aliterasyonun yanı sıra, hecenin sağladığı olanakla da yaratmaktadır.
Karacaoğlan,
Dinle sana bir nasihat edeyim Hatırdan gönülden geçici olma Yiğidin başına bir iş gelince Anı yâd illere açıcı olma kıtasında ilk iki dizede, öğüde başlarken ll’li kalıbın 4-4-3 olarak iki duraklısını kullanıp lirik bir giriş yaptıktan sonra, son iki dizede öğreticiliği, aynı kalıbın 6-5 olarak tek duraklısını kullanarak sağlamaktadır. Kuşkusuz, hecenin bu kullanımı, hesaplı bir seçmeden çok,ozanın söyleyiş ustalığından kaynaklanan ve kendiliğinden oluşan bir kullanımdır. Tanzimat sonrasında hece ölçüsünü yaygın biçimde ilk kez kullanan Mehmet Emin Yurdakul’un şiirselliği yakalamada başarılı olamamasının nedenlerinden biri, bu ölçünün yalnızca dizelerdeki hece sayısının denkliğine dayandığını sanması, dil ve ölçü arasındaki ilişkiyi gözardı etmesidir. Yüzyılların birikimi olan hece ölçüsünün ritmini yakalayamaması, yaygın olan kısa kalıpları değil, az kullanılan uzun kalıplan yeğlemesi, halkın kulağının alışkın olduğu tınıdan uzak düşmesine yol açmıştır. Bu dönemde Rıza Tevfik Bölükbaşı ise, şiirlerinde kısa kalıplan kullanarak Tekke edebiyatının lirizmini yakalamıştır. Necip Fazıl Kısakürek, Ahmet Kutsi Tecer, bu başarıyı sürdüren ozanlardandır. Sözgelimi Ahmet Kutsi Tecer, Geceleyin bir ses böler uykumu İçim ürpermeyle dolar: Nerdesin? dizelerinde, ilk dizede ll’li ölçünün 4-3 kalıbından sonra, ikinci dizede halk şiirinde olmayan 8-3 kalıbım kullanarak “Nerdesin?” sorusunu vurgular, Hece ölçüsü halk şiiri geleneğinden uzaklaşırken, yeni bir söyleyiş estetiği kazanmaktadır. Cumhuriyet dönemi şiiri, hece ölçüsünü kullanırken Ahmet Muhip Dıranas, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi ozanların şiirleriyle halk şiirinin sesinden uzaklaşmıştır. Bunun en önemli nedeni, bu ozanların kısa ya da uzun hece kalıplarını uygularken geleneksel durakları kullanmamaları, genellikle duraksız yazmaları ve kendi şiirsel seslerini yaratmada, dil kullanımını öne geçirip, hece ölçüsünü bir araçtan başka bir şey olarak görmemeleridir.
hece ölçüsünde kullanılan kalıplar ve durakları ile ilgili bir hata olmuş. 4 heceli deyip 3-2 ya da 2-3 denilmiş.Sanırım bir kaydırma yapılmış :)))