Birinci Demir devrini oluşturan çağa denir. Adını, Avusturya Alpleri’ndeki Salzkammergut bölgesinde bulunan geniş yeraltı mezarından alan Hallstatt çağı, Tunç devrinin birinci büyük Protohistoria döneminden sonra gelir.
I.Ö. 750’den 450’ye kadar süren bu uygarlık, Macar ovasından İspanya’nın kuzeyine, Alpler’in kuzey ‘kollarından Almanya ovalarına kadar uzanan alanda yer alır.
Bölgelere göre değişik özellikleı gösteren Hallstatt çağı, yoğun ve köklü ticaret ilişkilerinin son derece geliştiği bir dönemdir. Avrupa’nın yalnızca bu bölgelerinde değil, Eskiçağ dünyasının yayıldığı alanda, özellikle de Akdeniz ülkelerini kapsayan geniş bir alanda izlerine rastlanır. Kelt sitelerinde bulunan ve hangi tarihten kalmış oldukları bilinen Yunan ve Etrüsk eşyalarından tarihsel sıralamada yararlanılmıştır. Birinci Demir devri üç evreden oluşur: Eski Hallstatt çağı (İ.Ö. VIİI. yy. sonu İ.O. VII. yy.); Orta Hallstatt çağı (İ.Ö. VII. yy. sonu İ.Ö. VI. yy. sonu); Son Hallstatt çağı (I.Ö. VI. yy. sonu İ.Ö. yaklaşık 450).
Eski Hallstatt Çağı
Bu evrede, oldukça çeşitlilik gösteren seramik örneklerine rastlanır. Sözgelimi, Orta Fransa’da seramik eşyalar, kırmızı, beyaz ya da sarıya boyanmış geometrik biçimlerle süslenmiştir; demirden yapılma uzun kılıçların saplarındaki süslemeleri tutturmak için, tunçtan perçin çivileri kullanılmıştır. Bilezikler enlemesine yivlerle süslüdür. Bölge halkının göçebe olduğu sanılmaktadır. At koşumları değişik özellikler gösterir.
Orta Hallstatt Çağı
Bu evrede bölgesel özelliklerin bireysel nitelik kazanması, yerleşmenin merkezileşmesiyle açıklanabilir. Yerleşme yerleri, köyler ya da oppidumlardan (tahkimli yerleşme alanları) oluşur. Tahkimli yerlerin taş ya da toprak duvarlardan kurulu olduğu ve bu duvarların ahşap bir iskelet üstüne örüldüğü saptanmıştır.
Bütün bunların Akdeniz kökenli olduğu kesindir; Sözgelimi, Heuneburg oppidumunun (Württemberg) dikdörtgen biçimli burçları olan pişmemiş tuğladan yapılma duvarlarında, Helen etkisi görülür. Bu tahkimli kentler tehlike sırasında köylülerin kente sığınmalarına olanak verirdi. Ticaret alışverişlerinin sağladığı zenginlikler, varlıklı kişilerin, mallarını korumak için kaleler yaptırmalarına yol açtı: Çoğu kez hemen yakınlarında yükselen tümülüsler, aristokratların gösterişli eşyalarını korurdu.
Son Hallstatt Çağı
Bourgogne ve France-Comté’de rastlanan Son Hallstatt çağının büyük tümülüslerinde, dört tekerlekli bir cenaze arabası bulundu; ölü, arabanın kasasına konurdu. Tekerleklerin çubukları demirden, poyraları demir ve tunçtandı. Zengin cenaze eşyaları arasında çoğunlukla büyük tunç leğenler bulunurdu. Yunan yapımı olan bu leğenler, 0,70 m çapında, üç ayak üstüne oturtulmuş ve dört kartal başlı aslanlarla süslüydü. Ayrıca mezara Attike kupaları, tunçtan yapılma Yunan ve Etrüsk testileri, gene tunçtan yapılma şarap kapları da konurdu. Az rastlanan mücevherler (altın taçlar, küpeler) genellikle Kelt ürünleriydi. Süs eşyaları arasında altın, mercan ya da kehribarla bezenmiş demir veya tunçtan Kelt tokaları vardı. Vix’teki prens mezarında (Côte-d’Or), Hallstatt’ın bu evresinin en şaşırtıcı ve en zengin örnekleri bulunmuştur. Bu gibi gömütlere İsviçre’de, Almanya’da (Tuna vadisi), Avusturya’da ve Bohemya’da da rastlanır. Daha yalın yapılmış ve çok sayıda bulunan tümülüsler büyük bütünler oluşturur. Yapımları sırasında bölgelere göre değişen özel törenler yapılırdı: Sözgelimi, jura’da ve Bourgogne’da ölüler gömülür, Güney Almanya ve Kuzey İsviçre’deyse yakılırdı.
Son Yorumlar