Fransız yazarı Pierre Loti (Rochefort-sur-Mer, 1850-IIendaye. 1923).
Gerçek adı Julien Viaud olan Pierre Loti (bu adı Okyanusya’da yetişen “Loti” adlı bir çiçekten almıştır), Denizcilik Okulu’nu bitirip deniz subayı çıktıktan sonra Okyanusya. Senegal. Türkiye. Tonkin, Çin ve Japonya’ya geziler yaptı. Duygusal egzotizmi ve üslubundaki hüzün, çoğunlukla özel yaşamının üstü örtülü bir yansımasından başka bir şey olmayan romanlarının başarı kazanmasını sağladı. Yapıtları ve yazılarıyla Türk dostu olarak tanınan Loti, özellikle yeğlediği ülke olan Türkiye’ye birçok kez geldi ve kaldı. İkinci gelişinde, o dönemin Osmanlı Türkiyesi’nden kesitler veren ilk romanı Aziyade’nin (1879) doğmasına yol açan aynı adlı kadım tanıdı. Daha sonraki gelişinde kaldığı Divanyolu’ndaki (İstanbul) evin bulunduğu sokağa Pierre Loti sokağı adı verildi. Ayrıca Eyüp mezarlığı yakınlarındaki tepede yer alan çok sevdiği bir kahvenin adı da Pierre Loti kahvesi olarak kaldı.
1891’de Fransız Akademisi’ne üye seçilen Loti’nin yapıtlarında insanı değişik çevre ve iklimlere sürükleyen egzotik çerçeve, olaylardan daha çok önem taşır. 1880’de Rarahu adıyla yayımladığı yapıtı. 1882’de Le Mariage de Loti (Loti’nin Evlenmesi) olarak yeniden basıldı. Öbür yapıtları arasında özellikle şunlar sayılabilir: Bir Sipahinin Romanı (Le Roman d’un spa- hi. 1881); denizcilerin yaşamından esinlenerek yazdığı iki başyapıtı Mon frere Yves (Kardeşim Yves, 1883) ve İzlanda Balıkçısı (Pecheur d’Islande, 1886); Uzakdoğu izlenimlerini dile getirdiği Madam Krizantem (Madame Chrysantheme, 1887); gençlik anılarını içeren Le Roman d’un Enfant (Bir Çocuğun Romanı, 1890); Bask ülkelerinden esintilerin yer aldığı Ramunço (Ramuntcho, 1897); Çin’deki gezisinin kaynağını oluşturduğu Les Derniers jours de Pekin (Pekin’in Son Günleri, 1901); Türkiye’ye ilişkin olan Kırgınlar (Les Desenchantees. 1906), La Turquie Agonisante (Can Çekişen Türkiye, 1913); son yapıtlarından olan La Hyene Enragee (Kuduz Sırtlan, 1916) ve Prime jeunesse (İlk Gençlik. 1916). İzlenimci bir yazar olan Loti’nin dili oldukça yalındır; kimi edebiyat tarihçileri sözcük dağarcığının kısıtlı olduğu belirtirler. Hemen her zaman acı ve başarısızlıklara yol açan güçlü tutkularla donanmış ama doğal özelliğini yitirmemiş kişileri konu edinruüyi seven Loti’nin Batı’ya göre uzak uygarlıklara ve egzotik dillere olan eğilimi, onun sürekli kaçış gereksinmesini dile getirir; düşünce biçiminde, ölüm teması ve insanın her sıkıntısının kuruntudan ileri geldiği inancı yer etmiştir.
Son Yorumlar