Fransız mimarı (Dormans, 1736-Paris, 1806).
Klasisizmin önemli kuramcılarından jacques François Blondel’in (1705-1774) öğrencisi olan Claude Nicolas Ledoux, Trouard’ın atölyesinde yetiştikten sonra. 1766’da meslek yaşamına başladı; 1774’e kadar özel konutlar yaptı. Paris’teki Hallvvill Konağı’ın (1766), Uzes Konağı’nı (1767) ve Montmorency Konağı’nı (1772) yeni klasikçi üslupta gerçekleştirdi. 1770’te, Louveciennes’de, Louis XV tarafından gözdesi Mme du Barry’ye armağan edilen küçük bir dinlenme ve eğlenme evi yaptı. Mme du Barry’nin koruması altına giren Ledoux tuzlalar müfettişliğine ve kralın başmimarlığına atandı. Bu tarihte 1771’de başlanmış olan Versailles’ın büyük ahırlarının yapımını tamamladı. Caen’dan pek uzak olmayan Benouville Şatosu (1768-1777) mimarın anıtsal nitelikteki yalın geometrik biçimlere ne derece önem verdiğini gösterir.
Mimarın 1774’te aşın süsten arındırılmış olan, ama klasik güzellik kurallarına ters düşmeyen yalın biçimleri yeğlemesi giderek yerini simgesel ve aynı zamanda toplumsal düşüncelerden esinlenen bir görüşe bıraktı; bu görüş, Aydınlanma çağı felsefesine ve j.j.Rousseau’nun salık verdiği doğaya dönüş istemine ters düşmüyordu. Arc-et-Senans’da (Doubs), bir kaya tuzu işletmesinin çevresinde eksiksiz bir kent kurma projesi Ledoux’ya biçimsel âçıdan son derece gözüpekçe sayılan bir plan tasarlama olanağını verdi; mimar bu bütünde, salt geometrik figürler arasına küp, piramit, silindir ve küre gibi hacimlerin kullanımım katıyordu. Tuzlalar ve buna bağlı yönetim binaları bir çemberin tam ortasında yer alacak ve buraya ulaşım merkezden çevreye doğru açılan yollarla sağlanacaktı. Günlük yaşam için konutlar, kamu binaları ve toplumsal kuruluşlar öngörülüyordu; bunlar yarım daire biçiminde, merkezden çevreye doğru açılan yollar arasında kalan uzamlara ve geniş bir çevresel bulvarın her iki yanına dağılmış olacaktı. Son derece gözüpekçe tasarlanmış olan bu plan (yalnızca çok sınırlı bir bölümü gerçekleştirilmiştir) geleceğe yönelik şaşırtıcı bir düş gibidir ve aşırılığı nedeniyle birçok açıdan günümüzde bile çarpıcı sayılır. 1785’te maliye genel denetimcisi Calonne, vergi toplayabilmek için Paris’ in çevresinde, vergi toplama büroları için 57 küçük ev yaptırmaya karar verdi; bu işle de Ledoux’yu görevlendirdi. Büyük harcamalara yol açan bu girişim birçok kişinin keyfini kaçırdı. 1789 yılı boyunca binaların çoğu bitmişken “giriş revakları” hiç kimsenin hoşuna gitmediği için Ledoux görevinden alındı.
Bu işten alınmadan on bir yü önce mimar. Besançon Tiyatrosu’nu yapmış (1778-1784) ve böylece bazı yeni düşüncelerini açıklayabilme fırsatım bulmuştu: Parterdeki izleyiciler gösterileri ilk olarak oturarak izleyebileceklerdi (bu tiyatro 1958’de yanmış ama daha sonra onarılmıştır).Fransız Devrimi olunca Ledoux tutuklandı. Cezaevinde kaldığı süre içinde Architecture consideree sous le rapport de l’art, des moeurs et de la legislation (Yasalar, Gelenekler ve Sanatla İlişkisi Açısından Mimarlık, 1804) adlı kitabını yazdı. 125 gravür levhası bulunan bu yapıt 1847’de L’Architecture de Claude Nicolas Ledoux (Claude Nicolas Ledoux’nun Mimarlığı) adı altında, metinsiz ve levhalardan oluşan iki cilt halinde yayımlandı. Ledoux cezaevinden çıktıktan sonra birkaç proje çizdi ama bina yapmaktan vazgeçti.
Günümüzde pek çok mimar tarafından işlevsel mimarlığın öncüsü sayılan, aşırıya kaçan bazı yapıları ve yaşadığı dönemi aşan projeleriyle hayal gücünün zenginliğini gözler önüne seren Ledoux’nun çalışmalarında, görkemliliğe olan düşkünlükle birbirinden ayrdamayan yapıyı dönüşüme uğratma eğilimi giderek karikatürleşme ye yol açar (sözgelimi, bir çarşının damım çiçek bahçesine döndürmesi). Bununla birlikte, Mme Thelusson’un konağı (1781) gibi bir yapıda bile tuhaflıktan kaçınmayan Ledoux. sanatı ve işlevi üstüne sürekli olarak akıl yürüten bir mimar gibi çalışmıştır.
Palladio’yu incelerken Eskiçağ üstünde yeniden düşünmeye özen gösteren mimar, aynı zamanda yapıtlarında barok öğelere yer vermekten kaçınmamıştır. Akılcıdır, ama romantizmi de sezinlemiştir. Bir araştırmacı gibi çalışan mimarın getirdiği yenilikler, yaşadığı dönemdeki mimarlığın ve şehirciliğin eleştirisi sayılır; esinlenmiş oldukları ama aşarak geride bıraktıklarıysa, geçmişin üsluplarına son derece bağlı yapılardır.
Son Yorumlar