Fransa kralı Louis XVI (Versailles, 1754-Paris, 1793).
Veliaht Louis’nin oğlu ve Louis XV’in torunu olan Louis XVI (Mayıs 1774’te tahta çıkıncaya kadar Berry dükü) hastalıklı bir çocukluk dönemi geçirdi. Eğitimi La Vauguyon düküne bırakılmıştı. On altı yaşma gelince imparator Franz I ile Maria Theresia’nın kızı olan Marie-Antoinette’le evlendirildi. Bu evlilikten dört çocuğu oldu. Zevk ve eğlence düşkünü güzel bir kadın olan Marie-Antoinette, Fransızların sorunlarını bir türlü anlayamıyordu.
Louis XVI, yönetimde, işbaşmdaki bakanlar ve Choiseul yerine kraliçenin gözdesi olan yaşlı Maurepas’yı seçti. 1774’ten başlayarak kral, Maupeou’ yu uzaklaştırdıktan sonra eski parlamentoları yeniden göreve çağırdı, böylece onlarla uzlaşmayı umuyordu; ama bu kararıyla Louis XV saltanatının tüm olumlu izlerini yok etti ve böylece kendi kuyusunu gene kendisi kazmış oldu. Bununla birlikte, yetenekli bakanlar seçmesini bildi: Genel maliye denetiminin başına Turgot, dışişlerinin başına Vergennes, içişlerine Malesherbes, savaş bakanlığına da Saint-Germain getirildi. Turgot, tasarruf önlemleriyle krallık mâliyesine çekidüzen vermeye ve daha iyi bir vergi dağılımı düzenlemeye çalıştı; tahılların serbest dolaşımını sağladı, “krallık angaryası”m ve loncaları kaldırdı. Bu tür önlemler, arka arkaya gelen kötü hasatların yol açtığı genel hoşnutsuzluktan da yararlanan ayrıcalıklı sınıfı ciddi biçimde rahatsız etti (1775 “un savaşı”). Louis XVI kraliçenin sözünden çıkmadığı için, Turgot görevinden ayrılmak zorunda kaldı (1776).
Turgot’nun yerine gelen ve ödünç alma yoluyla borç miktarını artıran Necker, Amerika Bağımsızlık savaşı sırasında Fransa’mn Amerika’ya paraca destek olmasına karşı çıkmadı, ama bu tutum ülkeye pahalıya mal oldu; bunun üstüne Necker, ayrıcalıklılara karşı önlemler almaya kalkışınca görevinden uzaklaştırıldı (1781). 1783’te genel maliye denetçisi görevini üstlenen Calonne, daha fazla ödünç para bulabilmek için ölçüsüz harcama yaptığı sırada kraliçenin desteğini sağlamıştı; ama 1786’da mali bir yıkımın eşiğine gelindiğinde eski yöntemlerle sorunu çözemeyeceğini anlayıp yeni bir maliye reformu tasarısı önerdi; soylular tasarıyı kabul etmeyince Calonne çekilmek zorunda kaldı (1787). Daha sonra göreve gelen Lomenie de Brienne de mâliyeyi düzene koymayı başaramadı.
İktisadi, mali ve toplumsal durum oldukça nazik bir noktaya gelmişti; buna bir de siyasal bunalım eklenince Louis XVI Etats generaux’yu topladı ve Necker’i yeniden göreve çağırdı; çünkü Etats generaux’nun toplanmasını başta kalabilmenin bir yolu olarak düşünüyordu, ama önceden sezemediği olayların gelişimi karşısında kararsız ve güçsüz kaldı, kendisini başlangıçta denetleyemediği olayların akışına bırakarak halkından uzaklaştı.
Etats generaux’nun 5 Mayıs 1789 tarihli ilk toplantısıyla birlikte soylularla burjuvaların arası açıldı; kral burjuvazinin istek ve iddialarına karşı soyluları desteklemekten başka bir şey yapamadı. 20 Haziranda, “Jeu de Paume” andına yol açan kararı aldı ve Tiers etat milletvekillerinin toplantı salonunu kapattırdı; ama 23 Haziranda Tiers etat karşısında geriledi ve 27 Haziranda da ayrıcalıklı kişilere Tiers etat’ya katılmalarını buyurdu; bu arada Tiers etat da Ulusal Meclis’e dönüştü; kral artık ulus tarafından denetleniyordu: Mutlakiyet sona ermişti.
Kraliçenin de baskısıyla Louis XVI, Meclis’i dağıtmak için zor kullanmaya karar verdi; bu amaçla, Paris ve Versailles çevresinde 20 000 asker topladı. 11 Temmuzda da Necker’i görevden uzaklaştırdı. Bunun üstüne Paris halkı, 14 Temmuzda Bastille’i alarak Meclis’i kurtardı; artık Fransız Devrimi başlamıştı. Louis XVI, birlikleri geri çekmekle kalmadı, 17 Temmuzda Paris belediye başkanı Bailly’ nin elinden Fransız bayrağını simgeleyen üç renkli kokartı aldı. Uğradığı bozgunu fark eden aristokrasi göç yolunu tuttu; hiç kimse krallığı devirmeyi düşünmüyordu; 4 Ağustos gecesinde Louis XVI “Fransız özgürlüğünün kurucusu” ilan edüdi, ne var ki bu durum bile kralın kararnameleri onaylamamasını ve yeniden askeri birlikler yığmasını engelleyemedi.
Kral girişimde bulunsaydı, burjuvaziyle soylular arasında uzlaşma gerçekleştirilebilirdi, ama her şeye kulağını tıkayan aristokrasinin tutsağı haline gelen Louis XVI, zaman kazanmaya çalışıyordu; bu sırada sayıları giderek artan ve kraldan destek gören göçmenler, yabancı hükümdarlardan yardım arayışı içindeydiler. 3 Eylül 1791’de oylanan Anayasa, kralı, bakanlarım seçen ama onların imzası olmadan hiçbir şey yapamayan bir tür aylıklı memur haline getiriyordu. Kral yalnızca daha sonra geniş ölçüde kullanacağı erteleyici bir veto hakkına sahipti.Ruhban sınıfına yönelik sivil anayasanın papa tarafından mahkûm edilmesi (Nisan 1791) kralın aynı tutumda ısrar etmesine neden oldu.Louis XVI yabancı prensleri müdahaleye zorlamak için kaçmaya karar verdi; Bouille markisi, Louis XVI’nın kaçışım örgütlemekle görevlendirildi; ama Varennes’de durdurulan Louis XIV, Paris’e geri dönmek zorunda kaldı (21 Haziran 1791).
Anayasayı korumak ve halk hareketlerinin önünü kesmek isteyen burjuvazi kralın kaçırıldığı yalanını uydurdu ve Louis XVI, ulusal bağlüık yemini ettikten sonra (14 Eylül 1791) halkın ve cumhuriyetçüerin muhalefetine karşın eski yetkilerine yeniden kavuştu ve “Fransızların kralı”oldu.Aslında Louis XVI, yeni rejime boyun eğmeyen papazlara ve göçmenlere ilişkin kararnameleri veto ederek zaman kazanıyor, bütün umudunu savaşa bağlıyordu; Meclis’in çoğunluğu da savaştan yanaydı; sonunda 20 Nisan 1792’de Avusturya’ya savaş üan edüdi. Kralın umutları yavaş yavaş gerçekleşiyordu: Askeri bozgunlar birbirini izliyor ve kral, jironden bakanları uzaklaştırıyordu. 20 Haziran 1792’de kendisini güçlü konumda sanarak kararnameleri onaylamamakta ısrar etti. Devrimcileri korkutmayı amaçlayan kraliçeden kaynaklanan Brunsvvick bildirgesi Paris’te 1 Ağustosta duyuldu; krallık ailesine “zarar verici en küçük bir girişimde” bulunduğu anda halktan “görülmedik ve her zaman anımsanacak bir intikam” alacağına söz veren kraliçenin önayak olduğu bu bildirge ters tepki yaptı. 10 Ağustosta Tuileries Sarayı ele geçirildi, krallık ailesi, o sırada kralın görevinden alındığını ve yeni bir kurucu meclisin, yani Konvansiyon’ un kurulduğunu ilan eden Meclis’e sığındı. 21 Eylülde Konvansiyon krallığı yıktı; artık sıra tutuklanan kralın yazgısını belirlemeye gelmişti, jirondenler dava açılması konusunda pek istekli görünmüyorlardı,ama Tuileries’de Louis XVI’nm kendisine ait evrakları sakladığı demir bir dolabın bulunması, krallığın ihanetini belgeleyen kanıtları ortaya çıkardı. Dava 11 Aralık 1792’de başladı. Malesherbes, Tronchet ve Seze’den oluşansavunucularının çabalarına karşın Louis XVI suçlu bulundu ve 334’e karşı 387 oyla ölüme mahkûm edüdi; bu arada halkın görüşüne başvurulması istemi de reddedilmişti; karar, 21 Ocak 1793’te Devrim alanında (günümüzdeki Concorde alanı) infaz edildi.
Son Yorumlar