Birden çok sistemin karşılıklı birbirini etkilemesi.
Günümüzde bilinen bütün fiziksel olaylar yalnızca dört etkileşim yardımıyla açıklanabilirler: Çekim etkileşimi; elektromagnetik etkileşim; kuvvetli etkileşim; zayıf etkileşim. XVII. yy. sonlarından bu yana bütün kütleler arasında bir çekim etkileşimi’nin var olduğu bilinmektedir. Söz konusu etkileşim, yeryüzünde yerçekimi kuvvetlerinin kökenini oluşturur; Evren’deyse gökcisimlerinin hareketlerini denetler. Buna karşılık, atom içindeki rolü çok önemsizdir: Bir atomun iki elektronu arasında etkiyen elektrostatik itme kuvveti, bunların çekiminin 1042 katı daha şiddetlidir. XX. yy. başlarında, Einstein’ın geliştirdiği genel bağıllık kuramı, çekim etkileşiminin yeniden betimlenmesine yol açmış ve iki sistem arasındaki çekim etküeşiminin, graviton adlı tanecik (kütlesiz ve spini 2’ye eşit) alışverişinden kaynaklandığı düşünülmeye başlanmıştır. Bunlara eşlik etmesi gereken ve sürekli araştırılan gravitonlar ve çekim dalgalarıysa, etkilerinin aşın küçük olmasından dolayı, deneysel olarak kesin biçimde saptanamamışlardır .
Elektromagnetik etkileşim’in incelenmesine XVIII. yy’da (Coulomb) başlanmış ve incelemeler XIX. yy. boyunca sürdürülmüş (Ampere, Faraday, Maxwell, Lorentz), XX. yy. başlarında Planck, Einstein ve Brog- lie, fiziğin geri kalan bölümüne bütünüyle uygun düşen tutarlı bir elektromagnetizma tanımı geliştirmişlerdir. Elektromagnetik etkileşim, yükü olan bütün tanecikler arasında bulunur; çok şiddetlidir ve büyük uzaklıklarda etkir. Kendine ,zgü olan incelenme yöntemi sayesinde, çeşitli olaylar açıldığa kavuşturulur; Elektriksel olarak kabul edilen olaylar; bütün optik olayları; kimyasal tepkimeler; sürtünme ve ağdalüık olayları: katiların ve sıvıların kohezyonu; vb. Kuvanta mekaniği üstüne kurulu olan günümüzdeki tanımı, elektromagnetik etkileşimin, foton adı verilen kütlesiz ve spini l’e eşit olan tanecik alışverişinden kaynaklandığını kabul etmektedir.
Kuvvetli Etkileşim ve Zayıf Etkileşim
Atom çekirdeğinin XX. yy’da bulunmasıyla, iki yeni etkileşimin var olduğu ortaya çıktı. Söz konusu etkileşimlerin ortak noktası, erimlerinin çok zayıf (1Cr15 m düzeyinde) olmasıdır. Bu nedenle de, etkileri nükleer fizik (bu terim, çekirdek ve taneciklerin incelenmesi gibi geniş anlamda alınmalıdır) alanının dışında hissedilmez. Kuvvetli etkileşim, atom çekirdeğinde bulunan tanecikler (protonlar ve nötronlar) arasında çekici olarak etkir; protonların birbirleri üstündeki şiddetli elektrostatik itişlerine karşın, kararlı çekirdeklerin var olabileceğini açıklar. 1934 yılında kuvvetli etküeşim kuramını geliştiren japon Hideki Yukawa, kuvvetli etkileşimi, kütlesi, elektronunkinin 237 katına eşit spin- siz tanecikler olan pimezonlann (yani, piyonlar) sürekli alışverişi olarak yorumlamaktadır.
Şiddeti çok düşük olan zayıf etkileşim, birçok taneciğin parçalanması sırasında, özellikle de radyoaktif süreçlerde ortaya çıkar. Dört temel etkileşim arasında en az bilinenidir; 1970 yılından bu yana en büyük tanecik hızlandırıcılar içinde gerçekleştirilen pek çok deneyin amacı, bu olayın etki koşullarını saptamaktır. Evreni yöneten etkileşimleri birleştiren bir betimlemeyi gerçekleştirme kaygısı, fizikçileri, oldukça önemli sonuçlara ulaştırmıştır. Her etkileşimin, etkileşen sistemler arasındaki sürekli bir bozon (spini bir tam sayı plan tanecik) alışverişinden kaynaklandığı sanılmaktadır. Değiş- tokuş edilen bozonun spini çift olduğunda (bu durum, gravitonun spini 2 olduğu için çekimde, piyon spinsiz olduğu için kuvvetli etkileşimde söz konusudur), kurama göre, etkileşim her zaman çekici olur; bu durum deneylerle de doğrulanmıştır. Buna karşılık, değiş-tokuş edilen bozonun spini tekse (bu durum, spini 1 olan foton alışverişinden kaynaklanan elektromagnetizma için geçerlidir), özdeş iki tanecik arasında itişe yol açan bir etkileşim söz konusudur; bu da, uzun süredir bilinen, aynı yükte iki taneciğin birbirini itmesi olayına denk düşer. Nicelik bakımından kuram, etkileşim yapan sistemin r uzaklığındaki belli bir etkileşimin V potansiyelinin alacağı biçimin belirlenmesini sağlar:
V = 1 e â Etkileşime özgü olan a değişmezi, bunun erimidir; gerçekten, birkaç a’lık bir uzaklığın ötesinde e-i üstel azalma, etkileşimin hissedilmeyecek bir düzeye gelmesine neden olacak büyüklüktedir. Kuram, m kütleli bozon alışverişine denk gelen a eriminin, önceden kestirilmesini de sağlar; c ışık hızı ve H indirgenmiş Planck değişmezi olarak alındığında, a = M/mc olur. Bu bağıntı zayıf etkileşimdeki a erim değerini verir; ayrıca kütlesiz bozonlara eşlik eden çekim etkileşimine ve elektromagnetik etkileşime, sonsuz bir erim niteliği yükler. Bunun anlamıysa V bağıntısındaki üstel’in, bu durumda 1 olduğudur; böylece l/r’ lik potansiyel bulunur. Zayıf etkileşimden sorumlu olan bozon ya da bozonlar henüz tam anlamıyla bulunmamıştır; yalnızca biri, 1973 yılında Cenevre’deki Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi’nde saptanmış gibidir; yüksüz olduğu için, ortaya çıkmasına eşlik eden olguya ‘ ‘yüksüz akım’ ’ adı verilmektedir.
SPİN KAVRAMI
Bir temel tanecik, kendi çevresinde dönen bir bilye olarak gösterilebilir. Dönme hareketine (İngilizcede: spin), taneciğin dönme ekseninin taşıdığı vektör olan 3 kinetik momenti denk düşer. Kuvanta mekaniği, kinetik momentin gelişigüzel bir doğrultuya yönelemeyeceğini göstermiştir. a’nin olası yönelme sayısı, taneciğe özgü olan ve bunun spini olarak adlandırılan bir s sayısıyla belirlenir. Daha kesin biçimde, K indirgenmiş Planck değişmezi olduğunda, s ’nin herhangi bir Oz ekseni üstündeki a2 izdüşümü ancak, s* ve s* arasında bulunan değerlerin kesintili bir dizisine sahip olabilir. Böylece, spini 1/2 olan, elektron gibi bir tanecik için, <?, ancak H/2 yada */2 değerlerinden birini alabilir.
Son Yorumlar