İsveçli doğabilimci (Raashult, 1707-Uppsala, 1778).
Lund ve Uppsala üniversitelerinde tıp ve doğabilim öğrenimi gören Carolus Linnaeus (asıl adı Cari Linne’ydi, soyluluk unvanını alınca adını Cari von Linne, sonra da çağın geleneğine uyarak latince Carolus Linnaeus yaptı), bir süre Hollanda, İngiltere ve Fransa’da yaşadıktan sonra İsveç’e dönerek kralın bitkibilimcisi, Stockholm Akademisi başkanı ve Uppsala Üniversitesi’nde profesör oldu. Bu arada bitkilerin sınıflandırılmasıyla ilgilenerek, bilinen bütün bitkileri, erkek organlarının niteliklerine göre 24 sınıfta topladı; daha sonra, her sınıf içinde, dişiorganm yapısıyla nitelenen alt bölümler ya da aileler saptadı. Böylece. iki latince sözcükle belirttiği, bilinen her bitkiyi, belli bir çerçeveye oturtmuş oldu.
Linnaeus, bu sınıflandırma ilkesini aynı başarıyla hayvanlar dünyasına uyguladı. Gerçekte yeni olmayan ama açıklıkla uygulanmış bulunan Linnaeus’un görüşü, bilinen bütün türlerin yer aldığı çerçeveyi olabildiğince belirgin biçimde ve doğallıkla tanımlamaya çalışan modern sistematiğin temelini ortaya atmış oldu. Linnaeus’un gerçekleştirdiği art arda bölümlere ayırma görüşü, sistematikçinin yaptığı çalışmalarla çok daha ileriye götürüldü. Gerçekte, ayırıcı özelliklerde bir aşamalandırma yapmak ve hem gruplaşmaları daha iyi saptamak, hem de bunların evrimini izlemek için olabildiğince çok sayıda ölçüt toplamak söz konusuydu.
Uluslararası Adlandırma Sistemi
Linnaeus’un temel görüşü, tanımladığı aileler içinde her türü iki latince sözcükten oluşan uluslararası bir adlandırma sistemiyle, koduyla göstermekti. Sözgelimi, leylek için Ciconia olan ilk terim büyük harfle yazılır ve cinsi, yani bir aile içindeki birçok benzer tür topluluklarından birini belirtir. İkinci terimse türün kendisine uygulanır. Sözgelimi, beyaz leylek için Ciconia ciconia, siyah leylek içinse Ciconia negra.
Linnaeus, bilinen bitki ve hayvan türlerinin, dönemi için eksiksiz denebilecek bir katalogunu yayımladı ve bu katalogda her türün yukarda sözünü ettiğimiz iki terimli adlandırılmasını, kısa tanımını ve ortaya çıktığı yeri (terra typica) verdi. Bu girişim, büyük bir ilgiyle karşılanınca Linnaeus Systema naturae (Doğa Sistemi) adlı yapıtını sürekli olarak gözden geçirdi. Yorulmak nedir bilmeyen Linnaeus, yapıtını on iki kez yayımladı ve 1758’de basılan onuncu baskı, adlandırma (adlar dizini) kurallarının uygulamasında başlangıç noktası olarak kabul edildi.
Linnaeus’un birdenbire başarıya ulaşan iki terimli adlar dizini, uygulama açısından birçok sorunu da beraberinde getirdi. Yeni türler ortaya atan başka uzmanlar, yanılgıya düşmemek ve sonradan özgün betimlemeleri bulmayı kolaylaştırmak için iki latince adın yanma özgün adlandırmayı ortaya atanın adını ve ortaya atış tarihini eklediler. Sözgelimi, Avrupa’da yaşayan beyaz renkli kaşıklıbalıkçıl için: Platalea leucorodia Linnaeus (ya da Linne veya L.), 1758. Ama bilim adamları, bir cins altmda betimlenen türlerin bir başkasmda yer almasının daha iyi olacağını ileri sürdüler; sözgelimi, Linnaeus leylekleri, balıkçıllarla birlikte Ardea cinsi içinde sınıflandırdı ama, 1760’tan sonra Fransız kuşbilimcisi Brisson, leylekleri balıkçıllardan ayırt etmek için yeni Ciconia cinsini saptadı ve bu beyaz leylek Ciconia ciconia (L.), 1758 oldu. Bu da türü saptayanın Linnaeus olduğunu ama, adının (ya da admın baş harfinin) ayraç içine konmasına karşın, bu türün günümüzde sımflandırdan cins içinde yer almadığım belirtir. Bazı aşırıya kaçan değişiklikler ya da eşanlamlı adların fazlalığı, adlar dizininde birtakım karışıklıklara yol açar. Ancak bu adlandırma sistemine her zaman başvurulmaktadır ve sistem, ırk ayrımlarının ortaya çıkarılabileceği durumlarda, alttürü belirten bir üçüncü terimin eklenmesiyle daha da yetkin kılınmıştır.
Son Yorumlar