Bayramilik Bayramiyye Tarikatı Nedir? Kurucusu Kimdir? İnançları Nelerdir? Hacı Bayram Veli tarafından kurulan, sessiz zikri esas alan Nakşilik ile sesli zikri alan Halvetiliğin birleştirilmesinden oluştuğu kabul edilen tarikat. Ankara’da kurulan ve Anadolu’nun dini ve milli kültürü üzerinde etkisi bulunan bu tarikatin H. Ebu Bekir ve Hz. Ali’ye dayanan iki ayrı silsilesi vardır. Silsilenin birincisi geriye doğru şöyle seyretmektedir: Hacı Bayram Veli Hamidüddin Aksarayi, Şadi Rumi, İbrahim Basri, Süleyman lskenderani, Hasan Esterabadi, Mahmud Basri, Sadeddin Bağdadi, lshak Harzemi, Süleyman Buhari, Süleyman Isfahani, Ahmed Horasani, Ebül Haşan Cürcani, Musa Bistami, lbrahim Hindi, Bayezid-i Bistami. Bu silsile Hz. Ebu Bekir ile birleşerek Hz. Peygamber’e ulaşmaktadır. Diğer silsilenin geriye doğru seyri ise şöyledir: Hacı Bayram Veli, Hamidüddin Aksarayi, İbrahim ErdebiG, Alaeddin Erdebili, Sadreddin Musa Erdebili, lbrahim Zahid Gilani, Cemaleddin Tebrizi, Ş.Muhammed Tebrizi, R. Muhammed Nahhasi, Kutbuddin Ebheri, Ebunnecbi Sühreverd, ömer Bekri, Muhammed Bakri, Muhammed Dineveri, Cüneyd Bağdadi. Bu silsile de Hz. Ali ile Hz. Peygamber’e varmaktadır.
Bayramilik Nakşilik ile Halvetilik’in birleşmesinden oluşmuşken, ancak NakşiUk’in etkisi daha azdır. Hacı Bayram’m şeyhi olan Hamidüddin Aksarayi (Somuncu Baba) Erdebil taraflarınca tasavvufi eğitimini tamamladıktan sonra Anadolu’ya gelerek mürşitlik görevine başlamış ve bu sıralarda Ankara’da numan adı ile müderrislik vazifesini sürdüren Hacı Bayram’ı yannıa çağırarak batın ilimleri eğitimine ikna etmiştir. Hacı Bayram Veli’nin kurduğu tarikat Sünni inançta olup Halvetilerin sesli zikir geleneğine bağlıydı. Tekkede veya bir mecliste bir araya gelip on iki rekatlık bir (teheccüd) namazından sonra bir zikir halkası oluşturmak, kudüm çalarak çarşıyı dolaşmak ve bu arada muhtaçlara yardım toplamak Bayramiyye geleneklerindendi. Hatta, nakledildiğine göre Ak Şemseddin, tarikata girmek için Ankara’ya gelmiş, fakat Bayramilerin çarşıda yardım topladıklarını ve kudüm çaldıklarını görünce vazgeçip geri dönmüştü. La ilahe illallah ibaresi Bayramilerin zikir sözü idi. Zikir sırasındaki geleneklerinden biri de gözleri kapamak, nefesi tutmak, başı sağa ve sola sallamaktı. Buna gönüle varmak diyorlardı.
Bayramiliğin diğer tarikatlardan farkı özellikle Vahdeti vücud konusundadır. Bayramilikte vahdeti vücuda bağlanmak, inanmak esası oluşturur. Diğer tarikatların çoğunda vahdeti vücud tarikate sülukün sonunda varılan bir netice iken, Bayramilerde daha sülukün başında vahdete inanmak ve zamanla bunu oluş haline getirmek gerekirdi. Bayramilikte çok önem verilen bir husus da yine vahdeti vücudla alakalı bir inanç silsilesi ifade eden birlenme idi: Bunda sırasıyla füHerin birlenmesi, Sıfatların birlenmesi, nihayet zatın birlenmesi birbirini izliyordu. Yani, sırasıyla her şeyin failinin Allah olduğu, Allah’ın sıfatları ile zuhur ettiği, aslında Allah’tan başka gerçek varlık bulunmadığı ifade edilmiş oluyordu. Bu tevhid anlayışına fazlasıyla önem verilirdi. Hacı Bayram bu tevhid mertebelerini Bilmek, Bulmak, Olmak halleriyle açıklamıştır.
Bayramilik’in tarikat olarak esasları cezbe, muhabbet ve sırri ilahi olarak özetlenebilir. Ahilikte olduğu gibi, Bayramilik tarikatında da, tarikata giren bütün derviş ve müridlerin kesinlikle bir işle, bir zenaatla meşgul olmaları zorunlu idi. Diğer çalışma kolları da olmakla beraber ağırlık ziraatteydi. Hacı Bayram Veli başlarında olmak üzere bütün dervişler ekim ve hasad dönemlerinde, sabah namazından sonra başlayarak gün kararın caya kadar tarlalarda çalışırlar, ancak namaz ve yemek zamanlarında işlerine ara verirlerdi. Hastalığa tanınan ayrıcalık dışında boş duran derviş görülmezdi. Ahiler Ankara ve yöresinden odaklaşarak başlayan ve hemen bütün vilayetlere yayılan Bayramiyye tarikatına girmek suretiyle geleneklerini sürdürmek imkanını bulmuşlardır. Bu çalışma imkanı yüzünden Hacı Bayram’ın müridleri İkinci Murad döneminde fazlasıyla artmış, yetkililer endişe duyarak durumu Edirne’deki padişaha bildirmişlerdir. Fakat, babası Çelebi Mehmed döneminde, Şeyh Bedreddin olayını bizzat kiiçük bir şehzade olarak yaşamış bulunan tasavvufa yatkın tabiatlı İkinci Murad, endişe duyulacak bir husus bulunmadığını, aksine memleketin çalışma hayatı lehine bir durumun bahis konusu olduğunu anlamış, Hacı Bayram’la dostluk kurmuştur.
Hacı Bayram’ın ölümünden sonra Bayramilik iki büyük kola ayrıldı. Bu ayrılmada meşrep ve mizaç farklılıklarının da etkisi oldu. Aslına sadık Bayramilik, Hacı Bayram’ın seçkin halifesi, Fatih’in hocası tabip Ak Şemseddin tarafından sürdürüldü. Bu kola Şemsiyei Bayramiyye adı verildi. Diğer halife Ömer Sikkini, halk içindeki ismiyle Bursalı Bıçakçı Ömer Dede ise Melamiyyei Bayramiyye kolunu kurdu. Berikilerin sesli zikri esas almalarına karşılık bunlar, sessiz zikir ve melamet eğilimini sürdürdüler.
Bayrami Melamiliğini, Ayaşlı Bünyamin, Pir Ali, İsmail Maşuki, Ahmed Sarban, Hüsameddin Ankaravi, Şeyh Bali devam ettirdi. Mensuplarından bazılarının fikirlerindeki coşkunluk, resmi makamların zaman zaman sert tepkilerine sebep oldu: içlerinden bazıları idam edildi.
Bunlardan başka Bayramilik’in Tennûriye, Himmetiye, İseviyye, Hamzaviyye kolları da kendi etki derecelerinde varlıklarını sürdürdüler. Aziz Mahmud Hüdai’nın kurucusu olduğu Celvetilik, Bayramilik’in fazla fark göstermeyen değişikliklerle devamı sayılır.
Son Yorumlar