Anayasada Laiklik Anlayışı Nedir? Türkiye Cumhuriyeti, laik bir devlettir. Bu ilke, yalnız cumhuriyetin niteliklerinden biri olmakla kalmamış, Anayasanın bir çok maddelerinin de konusu olmuştur.
Laiklik ilkesinin başlıca iki anlamı vardır: Bunlardan biri, kişilerin dinsel inanç ve düşüncelerinden ötürü kınanmaması, farklı işlemlere tabi tutulmaması, kamu düzenini bozmamak koşulu ile serbestçe ibadette bulunabilmesi; diğeri, dinle devlet işlerinin ayrılması, başka bir deyişle, dinin devlet işlerine karışmaması, devlet ve toplum düzeninin din kurallarına bağımlı tutulmamasıdır.
Batıda doğup gelişmiş olan laiklik, ülkemizde 1924 den sonra gerçekleşmiş ve Türkiye Cumhuriyetini, Batı ülkelerinin büyük bir bölümünden daha laik bir duruma getirmiştir. Çok partili döneme geçtikten sonra, laiklik ilkesinden ödün verilmeye başlandığı görülür. 1961 Anayasası, laiklik konusunda ayrıntılı bir düzenlemeye gitmiş, bir ölçüde bu ilkenin yozlaştırılmasını önleyici kurallar koymuştur. 1982 Anayasasında da, aynı yolun izlendiği görülür. Hatta biraz daha ileri gidilerek, Başlangıç kısmında, kutsal din duygularının, devlet yönetimine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı, bunun laiklik ilkesinin bir gereği olduğu belirtilmiştir.
Türkiye’de laiklik politikası, bir yandan din işleri ile toplum düzeninin kesin olarak birbirinden ayrılması, diğer yandan da, dinsel inançlara baskı yapmadan, dinin kişilerin iç dünyalarından dışarı taşmayan bir inançlar bütünü durumuna getirilmesi biçiminde olmuştur. Bu gerçekleştirilirken, din hizmetlerinin tümden devlet hizmetlerinden ayrılması yoluna gidilmemiş, din hizmetleri yine devlete bağlı, genel idare içinde yer alan Diyanet İşleri Başkanlığı na verilmiştir. Bu yöntem, laikleştirmeyi kolaylaştırmış ve dinin amacı dışında kullanılmasının önlenmesinde de yararlı olmuştur.
Son Yorumlar