XVI. Yüzyıl Fransa Edebiyatı, Rönesans, XVI. yy’a Rabelais’nin doğalcılığı, Ronsard’ın epikurosçuluğu, Montaigne’in kuşkuculuğuyla üçlü bir atılım getirdi. Eskiçağ yazarlarının tanınmasına önem veren hümanistlerin, bir çeviri çalışmasına giriştikleri görüldü (sözgelimi, Amyot’nun Plutarkhos’tan yaptığı çeviriler) Guillaume Bude, Henri Estienne, Etienne Pasquier gibi bilgin ve filologlar, dil incelemelerine başladılar. joachim Du Bellay’in Defense et İllustration de la Jangue française’i (Fransız Dilinin Savunulması ve Zenginleştirilmesi) günlük konuşma dilinin, yunanca ve latinceye denk bir edebiyat dili olması için, zenginleştirilmesi gerektiğini savundu.
XVI. yy’ın başında, yunanca ve ibranice yazılmış dinsel metinleri inceleyen reformcular, çoğu kez hümanistlerle birlikte çalıştılar ama, 1534’te “Placard” olayı patlak verince, François I protestanları ezmeye başladı: Böylece katolikler ve protestanlar birbirleriyle çatışan iki kutba ayrıldılar. Ozan Clement Marot sürgüne gitti, Rabelais gizlendi, Calvin Cenevre’ye yerleşti, birçok aydın Bonaventure Des Periers’nin Cymbalum mıındi (1537) adlı yapıtında yergili biçimde dile getirdiği gibi temkinli bir tutum benimsedi. Din ve siyaset sorunları Satire Menippee (1594), Monluc’ün Commentaires (Yorumlar) ve özellikle Agrippa d’Aubigne nin Les Tragiques’iyle (Trajikler) süslenen verimli bir kavga edebiyatının gelişmesine yol açtı. François Rabelais, taşkın söz buluşlarıyla dolu bir dille hümanizm ülküsünü yüceltti, “softa eğitimcilerle” fetihçi askerlere saldırdı.
Hdpfamöron’daki aşk ve yiğitlik öyküleriyle yüksek bir sevgi ve güzellik anlayışını dile getiren Marguerite de Navarre da hümanizme bağlandı.
Clement Marol ve “Lyon okulü’yla (Louise Labe ve Maurice Sceve) başlayan şiir Rönesansı her şeyden önce Pleiade topluluğunun, daha sonra da Fransız dilini anlaştırmaya çalışan François Malherbe’in yapıtlarından oluşur. Theophile de Viau, esinlenmede özgürlüğü ve “karmakarışık” yazma hakkını savunarak, Malherbe “zevk”ine karşı olduğunu açıkça ortaya koymuştur. Yerine göre stoacılığa, kuşkuculuğa, akla ve doğaya dayanan Michel de Montaigne’se okuduğu kitaplardan, yaşam boyu edindiği deneyimlerden, daldığı derin düşüncelerden edindiklerini Denemelerinde (Essais) güçlü bir anlatımla ortaya koydu. Tiyatro,Ortaçağ’in mystere geleneğinden yavaş yavaş koparak, ilerde klasik dönemde de başvurulacak olan Eskiçağ yapıtlarına öykünmeye koyuldu. odelle’in ve Robert Garnier’nin trajedileriyle Yunan ve Latin tiyatrosu Fransız edebiyatına girdi.
Son Yorumlar