Klasik Anlamda Güçler Ayrılığı İlkesi Nedir? Güçler ayrılığı kuramı, devlet niteliğini kazanmış her siyasal toplumda, birbirinden farklı üç görev vardır. Bu görevlerden her birini yerine getiren bir güç bulunur ve bu güçler birbirlerine karşı bağımsız durumdadır. Bu esaslara dayanan kurama denir. Bağımsız güçler yargı, yürütme ve yasamadır. Yasama gücü ile yasalar çıkar toplum düzeni ve hayatını düzenleyen kurallar belirlenir. Bu belirlenen kurallar yürütme gücü ile yerine getirilir. Bu kuralların uygulama aşamasında doğan uyuşmazlılar da yargı organı ile giderilir. Güçler ayrılığı kuramı bu üç gücün farklı oranlara verilmesi farklı kişiler tarafından yapılmasını ve birbirinden bağımsız olmasını öngörür.
Devlet görevlerinin üçe ayrılmasını, her birinin ayrı bir organa verilmesi düşüncesini ilk ortaya atan Aristo’dur Güçler ayrılığı kuramı, ciddi olarak 17. yüzyılın sonlarında Locke ve 18. yüzyılda Montesquieu tarafından üzerinde durulmuş ve geliştirilmiştir.
Güçler ayrılığı ilkesi, sorumsuz krallara karşı, «iktidarı» sınırlama, «istibdat» rejimlerini önleme amacı ile ortaya atılmış ve geliştirilmiştir. Yetkilerin kötüye kullanılmasının önlenmesi için, devletin 3 ayrı görevi olan yürütme yasama ve yargıyı, üç ayrı güce vermek ve güçlerin birbirini dengelemesini sağlamak gerekir. Bu üç güç aynı elde toplanırsa, her şey bitmiş demektir. Üç gücü elinde toplayan kişi, dilediği gibi yasa yapar, dilediği gibi uygular, uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların da yargıcı olur.
Güçler ayrılığının olmadığı bir devlette, özgürlüklerin güvence altında olamayacağı ve iktidarın istibdada yol açacağı görüşü egemen olmuştur. Bu görüş, 1789 tarihli insan ve Yurttaş Hakları Bildirisinde de yer almıştır. Buna göre, güçler ayrılığının gerçekleşmediği ve yurttaş haklarının güvenlik altına alınmadığı toplumlar anayasaya sahip sayılmazlar. Bu bildiri, güçler ayrılığı ilkesini, devletin ve anayasanın temeli durumuna getirmiştir.
Yargının yürütme ve yasamadan ayrı olması, yargının her türlü baskı ve etkiden uzak ve siyasal çekişmelerin dışında kalması, yalnız güçler ayrılığı ilkesinin bir gereği değil, aynı zamanda yargı görevinin de bir gereğidir. Güçler birliği ilkesinin egemen olduğu ülkelerde bile yargı, yürütme ve yasamanın dışında tutulmaktadır. Bu nedenle, güçler ayrılığı, ya da güçler birliği ilkeleri incelenirken, yalnız yasama ve yürütme arasındaki ilişkiler üzerinde durulmakta, yargı bu tartışmaların dışında tutulmaktadır.
Yasama ve yürütme arasındaki ilişkiye göre, genel olarak üç tür hükümet sistemi vardır. Bunlar meclis hükümeti sistemi, güçler birliği ilkesine dayanır. Bu sistemde, yasama ve yürütme görevleri yasama organında toplanmıştır. Güçler ayrılığı ilkesinin en katı bir biçimde, başkanlık sisteminde uygulandığı görülür. Bu sistemde, yasama ve yürütme, birbirine eşit ve birbirinden bağımsız güçler olarak düşünülmüştür. Parlamenter sistem ise, yumuşak güçler ayrılığı sistemine dayanır; yasama ve yürütme ayrı güçlere verilmekle birlikte, aralarında sıkı bir işbirliği vardır; birbirlerini karşılıklı etkileme olanağına sahiptirler.
Comments