Anayasanın amacı ve gücü nedir? Anayasanın amacı ve gücü, devletin siyasal biçimi anayasada görülür. Nerede devlet varsa, orada bir anayasa vardır. Anayasa, devleti oluşturan güçlerin yasal kaynağıdır. Devlet içinde görülen üç klasik güçten her biri, yasama, yürütme ve yargı güçleri, yasallıklarını ve yetkilerini Anayasada bulurlar. Anayasanın amacı, iktidarın işleyişini düzene koymak, keyfi hareketlerini önlemek, yönetilenlerin ‘”haklarını korumaktır. Kısaca belirtmek gerekirse, anayasanın amacı, devleti hukuka bağlamaktır. Bu çabaya «devletin anayasalaşması» da denir.
Günümüzde, sosyal devlet anlayışının güç kazanması, anayasanın amacını genişletmiştir. Anayasalar, yalnız devleti hukuka bağlamakla kalmamışlar, topluma ve bireylere sosyal haklar tanıma amacına da yönelmişlerdir.
Anayasanın, siyasal iktidarın keyfiliğine karşı, bir engel oluşturduğunda kuşku yoktur. Hemen belirtelim ki, bu engelin keyfiliği tümden önlediği de söylenemez. Anayasa keyfiliğe karşı, «biçimsel» bir engeldir. Dünyadaki tüm devletlerin anayasaları, içinde yer aldıkları ideolojiye uygun olarak, demokrasiyi kurmakta, temel hak ve özgürlükleri belirtmektedir.
Uygulamaya bakıldığında görülür ki, demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere ilişkin kuralların anayasada yer almış olması ile demokrasinin işlediği, temel hak ve özgürlüklerin sağlandığı sonucuna varılamaz. Uygulama ile anayasa arasında daima fark vardır. Bunların tam bir uyum içinde olduğu, az görülen bir olaydır. Anayasa ilkeleri koyar, olması gerekeni gösterir; anayasaya uygun hareket edilip edilmediği, uygulama ile belli olur. Anayasal gelenekleri oluşmamış ülkelerde, anayasanın sözleri ile uygulanması arasındaki fark, gelenekleri oluşmuş ülkelere oranla daha çoktur.
İktidarın hukuka uygun hareket etmesinin sağlanmasında, kuşkusuz anayasaların etkisi büyük olmuştur. Her şey hukuktan beklenmemelidir. Hukukun da bir gücü ve gücünün de bir sınırı vardır. Anayasayı, tüm sorunları çözen bir araç, ya da sorunların kaynağı olarak görmek, gerçekçi bir yaklaşım değildir. Ülkemizde çok partili döneme girdikten sonra, karşılaşılan güçlüklerin ve siyasal çalkantıların özünde, demokrasiye ilişkin geleneklerin yeterince oluşmaması ve karşılaşılan sorunların kaynağının anayasada aranması, anayasanın da her sorunu çözen bir araç olarak görülmesi yatar.
Son Yorumlar