Feminizm Nedir? Ortaya Çıkışı ve Son Gelişmeleri

Feminizm Nedir? Ortaya Çıkışı nasıl olmuştur? Ev kadına ve çalışan kadına bakışı, Kadınların toplumdaki haklarını ve görevlerini artırarak erkeğinkiyle eşit duruma getirmeyi amaçlayan ve kökeni Fransız devrimine kadar uzanan düşünce akımı.

Feminizm Hareketinin Kuzay Amerika Kökeni

Yeni kadın özgürlüğü hareketi, 1965- 1968 yıllarındaki öğrenci hareketleri, barışla ve zencilerin yurttaşlık haklarıyla ilgili yürüyüşler arasında ortaya çıktı. Bunalım son derece şiddetliydi ve kısa süre içinde çeşitli kadın örgütleri kuruldu. 7 Temmuz 1969’da New York’ta Redstockings’in (Kırmızı Çoraplılar) bildirisi yayım­landı. 26 Ağustos 1970’te, A.B.D’nde kadınlara seçim hakkı tanınmasının ellinci yıldönümündeki gösterilerin başarıyla sonuçlanmasından sonra, feministlerin başlıca düşünceleri kısa sürede tanındı. Kadının, işinin yanı sıra (bulaşık, temizlik, yemek, çamaşır, çocuk bakımı gibi) ev işleri nedeniyle iktisadi açıdan ezilmesine karşı savaşmak gerekiyordu.

Ev Kadını

Günümüzde bazı gelişmiş ülkelerde ev kadınları dışarda çalışmadıkları için çalışan kadınlar kadar yorulmaz­lar ama, kentte^ uzakta yalnızlığa mahkûmdurlar ve kocalarını akşam­dan akşama ya da hafta sonlarında görebilirler. Sıkıntılarını gidermek amacıyla sürekli televizyon seyret­tikleri için de, reklamların kurbanı olarak kusursuz birer tüketici haline gelirler. Tüketim, kocasının ve çocuk­larının hoşuna gitmek isteyen kadına yeni ürünler sunmakla, onun “karılık ve analık” görevlerini pekiştirir. Böy­lece, kadın, nesne-kadın, hem tüke­tici, hem de tüketilen (cinsel bakımından da) bir meta haline gelir. Bu yeni evlilik türünde, insan ilişkile­rinin yokluğu, malla ve kadının işten dönen kocasıyle konuşabilmesi için kültürle giderilmeye çalışılır. Çalışan kadınlar ile ev kadınları arasındaki bu ayrılık da hareketin içinde ortaya çıkmıştır.

Çalışan Kadın

Bu kadınlar hem dışarda, hem de evde çalışıp yoruldukları için, durumları daha da ağırdır. Genellikle işleri erkekle paylaşmak isterler. Bazı gelişmiş ülkelerde, günümüzde bile, kadınların çalışma koşulları bir­çok bakımdan elverişsizdir: İşyerle­rinde erkeğin üstünlüğüne katlanmak zorunda kalırlar; üstelik ücretleri hem erkeklerinkinden daha düşüktür, hem de işlerinde yükselme olanakları son derece sınırlıdır. Genellikle kadınlara güçsüz, heye­canlı, duygusal, korunmaya gereksi­nim duyan yaratıklar gözüyle bakılır; oysa hekimler kadının, her ne kadar sinirsel açıdan zayıf olduğu söylenirse de, fiziksel açıdan daha güç’ü oldu­ğunu kabul ederler (çocuğu kamında taşıyan ve doğuran kadındır).Kaldı ki, bu varsayımsal güçsüzlük, kadınla­rın hiçbir zaman kadınlara özgü sayı­lan hemşirelik ile güç meslekler olan cerrahlık ve mühendisliği yapmala­rını engellememiştir.

Birçok kuramcı, toplumu ataerkil ola­rak tanımlayarak, feminist düşün­ceye güçlü bir atılım yapma fırsatı sağlamıştır. Söz konusu kuramcılar­dan biri de, N.O.W’ın (Kadınlar Ulu­sal Örgütü) kurucusu Betty Friedan’dır. Daha çok, reformcu (yurt­taşlık haklarında, ücretlerde, önemli görevler üstlenmede eşitlik; tüketici­leri savunma örgütlerinin iyileştiril­mesi; vb.) bir yaklaşımla, topluma katılmak isteyen kadınlara seslenir.

Women’s Lib

Ataerkil toplum düzenini değiştir­mek isteyen köktenci akım Women’s Lib, bir örgüt değil, çeşitli akımların yöneştiği bir odak noktasıdır. Cinsel­likle ilgili çeşitli toplumbilim (Kin- sey) ve etnoloji (Margaret Mead) soruşturmalarından yola çıkılarak, birçok sonuca varılmıştır. Margaret Benston, kadını ev işlerinden kurtar­mak, erkeği de bu işlere yöneltmek ister; Anne Koedt kadının cinsel açı­dan bağımsızlığını kazanmasını amaç alır; RoxanneDunbar kadınlar ile zencilerin ezilmesi ve bunların özgürlük hareketleri arasında bir koşutluk kurar.

Öte yandan, Kate Millett geniş bir tarihsel bireşim içinde (Sexual Poli- tics [Cinsel Siyasetler]), 1848’deki Zencilerin Kölelikten kurtarılmasını amaçlayan Seneca Falls mitinginden kadınların yurttaşlık hakları için VVomen’s Movement hareketinin nasıl doğduğunu anlatmış, ayrıca A.B.D’nde ve İngiltere’de güçlü bir feminist hareketin geliştiğini, sonunda da kadının seçme ve seçilme hakkını elde etmesine kadar uzandı­ğını ortaya koymuştur.

Feminizm Son Gelişmeleri

Yasa yapan, gücü elde tutan ve bütün kuralları koyan erkeğin egemenliğin­deki bir toplumu köktenci bir tu­tumla eleştiren günümüz feminizmi, önceki yüzyıllarda görülen kadın hareketlerinin ve 1960 yıllarındaki başkaldırının mirasçısıdır. Bu hare­ket 1973’ten başlayarak “üç Maria’ lar” diye adlandırılan üç kadın yazarın açık saçıklık gerekçesiyle yasaklanan feminist kitap yayımla­dıkları için Portekiz’de kovuştur­maya uğramaları sonucu açılan kampanyayla, uluslararası alanda sesini duyurmuştur. Uluslararası kadın yılı olarak ilan edilen 1975 yılında çeşitli uluslardan feministler, Mexico’daki Unesco Kongresinin resmî toplantılarında boy gösterdiler. 1976’da Brüksel’de, kadınlara karşı işlenen suçlara bakan Uluslararası Mahkemeye bütün dünyadan tanıklar katıldı. Cenevre’ de yayımlanan İsis adlı bültenin yanı sıra, feministlerin Fema (Dani­marka), Amsterdam, Paris ve Londra gibi kentlerde bir araya gelmeleri, bilgi alışverişine ve dayanışma gösterilerinin seferberliğine yol açtı. Avrupa ve A.B.D’nin büyük kentle­rinde, kadınlar tarafından yazılmış ve kadınları konu alan yapıtlara yer veren kitaplıklar açılması, bunun yanı sıra, kadınlarla ilgili üniversite çalışmaları çevresinde yapılan top­lantılar ve bireysel ilişkiler, kadınlar arasındaki uluslararası kardeşliği güçlendirdi.

Sonuca Ulaşma Kampanyaları ve kadının Yeri

Feminist hareket, kadınların beden­lerini gönüllerince kullanma hakkını temel alarak, çocuk aldırma ve kısır­laştırmanın yasallığı ve özgürlüğü, ayrıca kadınların hedef olduğu ırza geçme, cinsel eziyetler ve her türden saldırganlık biçimlerinin engellen­mesi için çeşitli kampanyalar açılma­sını sağlamış, bilinçlenmiş topluluklar, tasarıları gerçekleştir­meye koyulmuşlardır. Feministler, reklamlarda, dilde, vb. yer alan kadınla ilgili kalıplaşmış cinsel örneklerin kaldırılmasını istemekte, aşk ilişkilerinin yaygın örneği göste­rilen kadının değerini düşüren por­nografiye saldırmaktadırlar. Toplumsal ve İktisadî alandaysa feministler, ücret eşitliği, meslekte yükselme, ev işlerinde hak ve ödül konularında savaşıma girişmişler, Avrupa’da, A.B.D’nde, vb’nde kadınların birbirleriyle buluşabile­cekleri yerler (kahvehaneler, uygula­malı okullar, çeşitli merkezler, klinikler) açılmıştır.

EKİLENLER, BİÇİLENLER

Yazıların, gazetelerin ve feminist kitapların bolluğu, kadın iradesinin kendi özgeçmişini bulduğuna, beden­sel tepkilerini ve yapay sıkıntılarının yapısını dile getiren yazılarla kadın­ların kendilerini yeniden yaratmala­rına tanıklık etmektedir; feminist kitaplar yayımlayan yeni yayınevle­rinin kurulması, kadın müzikçi ve sanatçıların bir araya toplanması da, bunun örneklerinden biridir. Femi­nizm hareketi,gün geçtikçe ilk ortak­lıkların sınırlarını aşmış, küçük topluluklar tarafından yaşatılmış ve sonunda, harekete geçme gereksinimi duyan kadınları çevresinde toplamış, kadın işçiler, ev kadınları, Üçüncü Dünya kadınları, yeni akımlar oluş­turmuşlardır. Kitle iletişim araçları, feminizmi bazen güdük bir hüma- nizma hareketiyle ya da bir burjuva yenilikçiliğiyle eşdeğerde görmeleri­nin yanı sıra, düşüncelerinin yayıl­masına da yardımcı olmaktadırlar. Ama feministlerin bazı temel sorun­larına, her zaman ataerkil değerler taşımış olan siyasal partilerin, sendi­kaların, vb’nin sahip çıkması, femi­nist hareketin kuramcıları tarafın­dan ileri sürülen kökten değişiklik­ten yana çıktıklarını göstermez.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.