Farsçanın tarihsel evrimi ve dilin özellikleri hakkında, Hint-Avrupa dil ailesinin Hint-îran öbeğinde yer alan dil.
Günümüzde İran’da konuşulan ve edebiyat dili olarak kullanılan farsça (farsl), İran’da merkezi Şiraz kenti olan Fars ilinin adından gelir (IX.— XIV. yy’larda bu dil için daha çok saray dili, sarayda kullanılan dil anlamında der! sözcüğü kullanılmıştır).
TARİHSEL EVRİMİ
Farsçamn tarihsel gelişmesi üç evrede incelenebilir: Eski farsça; orta farsça; yeni farsça.
ESKİ FARSÇA. III. yy’ın başına kadar kullanılmış olan eski farsça, Akamanış soyunun kurduğu imparatorluğun resmî dili ile Avesta denilen bir dinsel dilden oluşmuştur.
ORTA FARSÇA. 226-652 yılları arasında İran’da egemenlik süren Sasa- nilerin dilidir; o dönemde pehlevice (pehlevî) diye adlandırılmıştır.
YENİ FARSÇA. İranlıların İslâm dinini benimsemesinden günümüze kadar gelen süreyi içerir. Yeni farsça- nın en eski örnekleri, VII. yy’dan sonra görülmeye başlanmıştır. IX. yy’ da büyük bir edebiyat dili olarak gelişmeye başlamış, XI. yy’da ünlü ozan Firdevsî’nin Şehnamesiyle klasik diller arasında yer almıştır. İranlIların İslâm din ve kültürünü benimsemeleri sonucu, farsçaya arapçadan birçok sözcük ve terim, ayrıca İran’da, Büyük Selçuklu devleti, Moğollar, Safeviler ve Kaçarlar gibi Türk sülalelerinin yönetimleri sırasında da, yönetim ve askerliğe ilişkin birçok türkçe sözcük ve deyim girmiştir (bunda İran’a göçüp yerleşen Türklerin önemli rolü olmuştur). Ayrıca, çeşitli dünya kültürleriyle kurulan ilişkiler sonucu farsçaya, fransızca, rusça gibi dillerden de çeşitli sözcükler aktarılmıştır. Günümüzde İran’ın resmî dili olan farsça, yaklaşık 40 milyon insan tarafından konuşulmaktadır. Yeni farsça, yeni İran dillerinin güneybatı öbeğinin başlıca temsilcisidir. Aynı öbeğe şu lehçeler de girmektedir: Güney İran’da lurî ve bahtiyarî; farsî denilen ağızlar (Somgun, Masarm, Burin- gün); Ummanın kuzey ucunda konuşulan kuzmarî. İran’da bundan başka iki lehçe öbeği daha vardır: Merkez lehçeler dalı (Tahran, İsfahan, Heme- dan, Yezd dolaylarında semnanî, kaşanî, mahallatî, hurî, nayinî, yezdl, sivandî, şirazî lehçeleri); hazer lehçeleri dalı (mazenderanî, gilakî, talişî ve tutî lehçeleri).
ÖZELLİKLERİ
İranlılar, İslâm diniyle birlikte Arap alfabesini de benimsemişlerdir. Ama bu alfabede kendi dillerinde bulunmayan bazı seslerin karşılığı olmayan harfler bulunduğundan, arapça- dan geçen sözcüklerde bu harfler korunmuş, farsçada bulunan ama arapçada bulunmayan p,ç,j,g gibi sesler için de yeni harfler oluşturulmuş,böylece farsçada kullanılan Arap alfabesinde, harf sayısı 32’ye çıkmıştır. Farsça alfabede yalnızca uzun sesliler gösterilir: Sözgelimi, bâd (rüzgâr); n!k (iyi); mû (saç). Yazıdaysa kısa sesliler, hareke işaretleriyle gösterilir: Sözgelimi, mard (erkek); zan (kadın); bolbol (bülbül). Farsça sözcüklerde erillik ve dişilik yoktur; erkek ve dişi ayrı sözcüklerle anlatılır. Sözgelimi, babaya pedar, anneye m adar denir; hayvan adlarında da erkek için ner (nerre), dişi için mâde sözcüğü kullanılır (nerre- şîr “erkek aslan”, mâde-şîr “dişi aslan”).Farsçada adlar, iki ek yardımıyla çoğul biçime getirilebilir: —ân ve hâ. Sözgelimi: mard/mardân; şâh/ şâhân ; âb (su)/ âbhâ: nâm (ad)/ nâmhâ; dîda (göz)/ dîdahâ ; vb. Farsçada ad çekiminde de altı durum vardır: Yalın durum (şâkird “öğrenci”; belirtme durumu (şâkird-râ “öğrenciyi”); yönelme durumu (başâ- kird “öğrenciye”); bulunma durumu (dcrşâkird “öğrencide”); ayrılma durumu (ezşâkird “öğrenciden”); belirten durumu (ân-i şâkird “öğrencinin”). Farsçada ad tamlamasına izafet, tamlanana muzâf, tamlayana muzafün-ileyh, araya eklenen -i sesineyse izafet kesresi adı verilir. Sözgelimi âvâz-i bolbol (bülbül sesi), mudîr-i dabistân (okul müdürü), gadâ-yı şahr (şehrin dilencisi), cezayı Hudâ (Allahın cezası). Ayrıca zincirleme ad tamlamaları da çok sık kullanılır: Sözgelimi, katra-i âb-i bârân (yağmur suyunun damlası). Bazı ad tamlamalarında izafet kesresi görülmez (ser-mâye, pes-ferda [ertesi gün]).
Bazı ad tamlamalarında da tamlayan ile tamlanan yer değiştirir ve izafet kesresi ortadan kalkar: Nâme-i pend yerine pend-nâme; zemin-i İran yerine İran-zemin. Farsçada sıfatlar genel olarak niteledikleri addan sonra gelir ve yazıda gösterilmeyen bir -i ile birleşip sıfat tamlaması yaparlar: Mard-i hub (iyi adam); peder-i fâdıl ve mahr-bân (erdemli ve sevecen baba); zan-i camîle (güzel kadın). Farsçada fiiller yalın eylem (överden “getirmek”, bûrîden “kesmek”, hoften “uyumak” gibi) ve birleşik eylem (ârâm yâf ten “dinlenmek, rahat etmek”, perhiz kerden “sakınmak, çekinmek” cavab dâden “cevap vermek” gibi) biçimindedir. Örneklerde de görüldüğü gibi, farsça fiillerin mastar eki -den, -ten’dir. Bu fiillerden adlar türetilirken, söz konusu eklerin düşmesi sonucu birtakım değişiklikler olur: Sözgelimi, besten “bağlamak”/beste; âvihte n (asmak)/âvize; dânisten (bilmek)/dâ- nâ (bilgin). Bazı son ekler de hem yer, hem de zaman kavramı bildirir: Gül-istân (gül bahçesi), germ-istân (yaz mevsimi).
Farsçada da yalın ve birleşik tümceler vardır. Yalın tümcelerde tümcenin kuruluşu “belirteç-özne-yüklem-yar- dımcı fiil” (ad tümcesi) ya da “belirteç-özne-tümleçler-yüklem” (fiil tümcesi) biçimindedir.
Son Yorumlar