Mehmet Akif Ersoy Hayatı Şiir Anlayışı ve Şiir Kitapları

Türk ozanı (İstanbul, 1873-İstanbul, 1936).

Dört yaşındayken, Fatih’te, Emir Buharî Mahalle Mektebi’nde öğrenime başlayan Mehmet Akif Ersoy, Fatih Medresesi müderrislerinden olan ba­bası Mehmet Tahir Efendi’den arap- ça, Fatih Camisi başimamından din dersleri aldı; daha sonra farsça öğ­rendi; bir yandan da, fransızca çalış­tı. Fatih Merkez jRüştiyesi’nden son­ra, Mülkiye Okulu’nun lise bölümü­nü bitirdi; yüksek bölüme geçmişken babasının ölümü ve evlerinin yan­ması üstüne, yatılı öğrenci olarak Halkalı Mülkiye Baytar Mektebi’ne girdi (şiire ilgisi de o dönemde başla­dı). 1893’te Baytar Okulu’nu birinci­likle bitirip, Baytar Genel Müdürlüğü müfettiş yardımcısı olarak Rumeli, Anadolu ve Arabistan’da dört yıl görev yaptıktan sonra, 1906’da Halkalı Ziraat Mektebi’nde öğretmenliğe başladı; 1908’de Darülfünun Edebi­yatı Umumiye Müderrisliği’ne atan­dı. Darülfünun’daki görevi şiirle uğ­raşmasını kolaylaştırdı: Sıratı Müs­takim dergisinde yazdığı “Küfe” ve “Seyfi Baba” gibi şiirlerle ününü yay­gınlaştırdı. Genellikle, İstanbul hal­kının yoksul bölümünden edindiği izlenimlere yer verdiği bu şiirlerini, 1911’de yayımlanan Safahat adlı ya­pıtında topladı. O dönemde, İttihat ve Terakki Partisi’yle de ilişki kurdu; parti içi kuruluşlarda arapça dersleri verdi; İstanbul’un büyük camilerin­de İslâm birliğini savunan konuşma­lar yaptı. 1913’te Baytar Genel Mü­dürlüğü’ndeki görevinden ayrılıp, 1914’te Teşkilatı Mahsusa görevlisi olarak, önce Almanya’ya, sonra Ara­bistan’a gönderildi: Arapların çöküşünü görerek düş kırıklığına uğradı.

1920’de işgal altındaki Anadolu’ya geçip, bağımsızlığını kazanacak bir Türkiye aracılığıyla İslâm birliğinin kurulacağı umuduna kapıldı. Burdur milletveldli olarak meclise girdi. Üm­met birliğinden çok ulus birliğine de­ğer vererek yazdığı İstiklal Marşı şii­rinin, 1921’de, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ulusal marş olması uy­gun görüldü (Bkz. İSTİKLÂL MAR­ŞI). 1923’ten başlayarak, her yıl, kış aylarını geçirmek için gittiği Mısır’a, 1926’da kesin olarak yerleşti. Karaci­ğerinden hastalanarak 1936’da yur­da döndükten birkaç ay sonra öldü.

ŞİİR ANLAYIŞI

Yaşamı boyunca İslâm birliği ülküsü­ne bağlı kalan Mehmet Akif Ersoy’un yayımlanan ilk şiiri “Kur’an’a Hitap”, Mektep adlı dergide çıktı. Ozanlık yeteneğinin geliştiği dönemde yazdı­ğı şiirlerde, önce Ziya Paşa’nın etkisi görüldü. Sonraları, gelenekçiliğe olan eğilimi, gelenekçilerin sözcüsü durumundaki öğretmeni Muallim Naci’nin etkisi altında kalmasına yol açtı. 1908’e kadar süren yıllardaysa, gelenekçiliğine karşın, konu ve üs­lup olarak Abdülhak Hamit’in yeni­likçi şiir yapısını’ benimsedi. Iranlı Hâfız ve Sâdi’den çeviriler de yapan Mehmet Akif Ersoy, Sâdi’den örnek alarak yazdığı koşuk-öykülerde top­lumsal konuları işledi; halk söyleyişi­ni aruz ölçüsüne sokma ustalığını gösterdi.! “Doğrudan doğruya | Kur’an’dan alıp ilhamı/Asrın]idrakine söyletmeliyiz İslâmî” diyen ozan, müslümanların emperyalizmin bo­yunduruğundan kurtuluşu için tek çıkar yolun Kur’an’da aranması ge­rektiğini savundu.

“İnmemiştir hele Kur’an bunu hak­kıyla bilin, /Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için” diyerek de Kur’an’daki yargıların, boş inançlara sapmadan, gerçekçi bir yorumla de­ğerlendirilmesi görüşünden yana ol­du. Çöküş içindeki Osmanlı impara­torluğu’nun kurtuluşunu, Ziya Gökalp gibi Türkçülük akımının güç­lenmesinde arayanlar ile Tevfik Fikret gibi Batı’nın bilim yönteminde arayanlara ters düştü. “Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi”, vb. dize­lerle Çanakkale’de İslâm birleşmesi uğruna savaş verildiği düşüncesine uydu.

“ Yıllarca, asırlarca süren uykudan ar­tık, / Silkin de: muhitindeki zulmet­leri yak, yık! / Bir baksana; gökler uyanık, yer uyanıktır; / Dünya uya­nıkken uyumak maskaralıktır!” diye nitelediği uyanış yolunu, İslâmcılık- ta aradı. Bu dünya görüşü içinde öz­lediği yeni kuşağı, Asım adlı yapıtı­nın baş kişilerinden olan Âsım’da simgeleştirdi. Yaşamının son yılla­rında yayımlanan Gölgelerde, aradı­ğını bulamamış bir kişinin içe kapa­nık kişiliğinin ürünü olan şiirlerini topladı.

BAŞLICA ŞİİR KİTAPLARI

Safahat (1911); SUleymaniye Kürsü­sünde (1912); Hakkın Sesleri (1913); Fatih Kürsüsünde (1914); Hâtıralar (1917); Âsim (1919); Gölgeler (1933); Safahat (yayımlanmamış şiirleriyle birlikte bütün şiirleri, 1943).

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.