Endonezya’daki birçok sit alanında bulunan taştan lahitler ve dolmenler, Güney Asya adalarında İ.Ö. I. binyılda gelişen taş devri ve Dong Son uygarlıklarının varlığını kanıtlar. Bu Tarihöncesi cenaze sanatıyla ilgili çok çeşitli bulgular ortaya çıkarılmıstır: Tunçtan davulların, tören baltalarının işlenmesi, süsleme zevkinin çok gelişmiş olduğunu kanıtlamaktadır.
Yüksekliği 1,86 m’yi, çapı 1,60 m’yi bulan ve Endonezya’nın en ünlü tunç davullarından olan Bali Ay’ı, Peceng’deki Panataran Sasih tapınağında saklanan kutsal bir eşyadır. Isa’dan sonraki ilk çağlarda Hindistan ile Çin arasında ticaret ilişkilerinin gelişmesi sayesinde, ülkede buddhacılık etkisi gelişmiştir (tunçtan buddha heykelleri).
Orta Cava Sanatı(650’ye doğru-930)
Orta Cava sanatı Hindistan’ın gupta ve gupta-sonrası üslubuna sıkı sıkıya bağlıdır; Hint-Cava mimarisinin başlıca anıtları arasında şunlar sayılabilir: Dieng yaylasındaki (2 000 m yükseklikte) sekiz sivacı [çandı) tapmağı ile Ungaran dağındaki (Dieng yaylasının doğusunda) dokuz küçük tapınak öbeği; güneyde, ünlü Borobudur tapınağı ile Prambanan ovasında yer alan ve aralarında çok önemli Kala- san (IX. yy.) anıtının da bulunduğu çok sayıda mimari yapı.
Dieng’deki çandi’lerin yapısı nispeten yalındır: Yapının bodur gövdesinin üstünde yalancı katlardan oluşan bir çatı yer alır; gövdeyse, kapı ekseni üstünde yer alan küçük bir merdivenle yere bağlı dörtköşe bir ana temel duvarı üstüne oturtulmuştur. Ungaran dağı tapınaklarının süslemeleri Dieng çandflerinkinden kesinlikle daha zengindir; ama bunlar da büyük Borobudur’un süsleme zenginliğiyle yanşamazlar.
Gene Prambanan köyü yakınlarında, Lara-Cionggrang sivacı tapınakları topluluğu adı verilen çok geniş bir bütün yer alır. Bu bütün, üç tane dörtgen biçimli surla çevrili alandan oluşur; içlerinden en dışta yer alan ve en geniş olan surun kenarı 390 m’yi bulur. Bu surların içinde yapılmış 8 büyük kutsal yer ve 224 küçük tapmak, bir sonraki dönem sanatının (Doğu Cava sanatı denir) bazı özelliklerini sergilerler: Ama temel duvarı daha yüksektir; yapıların gövdelerinde de yukarı doğru bir uzanma gözlenir. Prambanan heykellerinin üslubu Borobudur’unkileri andırır; ama daha güçlüdür. Figürlere hareket verme eğilimi gibi, doğrudan doğruya doğadan esinlenmiş sahneler (üsluplaştırılmış ağaçlar, hayvanlar) de genelleşir. Alçak kabartmalarda Ramayana destanının güçlü anlatımları gözlemlenir.
Kalamakara, Cava’da en sık kullanılan süsleme motifidir; bu, alt çenesi olmayan bir canavar (kala) başıdır; uçları yukarı dönük bir hortumu simgeleyen bir kemer tepesine, karşıdan görülecek biçimde yerleştirilir. Cava sanatının ilk evresini oluşturan Orta Cava sanatı, tunç heykellerinin bolluğuyla dikkati çeker; bunların çoğu, oturan ya da ayakta duran çok zarif buddha heykelleridir.
Doğu Cava Sanatı (XII.-XV.yylar)
Kültürde bir geçiş, aynı zamanda da duraklama döneminden (XI. yy.) sonra, Endonezya sanatı Hint etkisinden iyici kurtulmuş, adanın doğusunda ve Bali’de gelişmesinden ötürü Doğu Cava sanatı diye adlandırılan sanat doğmuştur. Yapılar daha esnek bir plana göre kurulmuştur. Tuğlanın yerini taş alır. Ana temel duvar daha yüksektir; duvarlar birbirine yaklaşır, yükselir; piramit biçiminde upuzun çatıların tepesinde tanrının heykelinin konulduğu loca, bir tapınak-kule biçimini alır.
XIII. yy’da yapılmış Saventar ve Kidalçandileri Doğu Cava’nın en eski anıt- nataran mimari bütünüyse, yeni üslarıdır. 1197-1454 arasında Keludlubun sergilendiği en görkemli yapıt dağının eteklerinde yükseltilen Patır. Doğu Cava sanatına dayanan Endonezya dinsel mimarisinin anlamlı örnekleri olan başka tapınaklar arasında Cago (XIII. – XV. yy’lar), Suravana ve Kedaton (XTV. yy. sonu), Sukuh (XV. yy.) çandileri sayılabilir. Tümünün kemerlerinin tepesinde, giderek yarım daire biçiminde bir süsleme motifine dönüşen kala-makara’laı yer alır.
Alçak kabartmalarda, daha genel olarak da heykel sanatında, o zamana kadar bilinmeyen bir doğalcılıktan esinlenilmiştir. Saventar çandisi yakınlarında, Blitar bölgesinde bulunan bir heykel (1239 dolaylarında yapılmış, Cakarta Müzesi’nde) bu açıdan son derece ilgi çekicidir: Fil-tan- rı, görkemli bir kütle halinde oturmuş durumdadır; ön ayakları bacak gibi kıvrılmış, sırtı süslerle yüklüdür; altlık olarak kullanılan yuvarlak platformda göze çarpan bir dizi kafatası, Endonezya sanatının en güzel örneklerinden biri olan bu sivacı heykelinin taşıdığı tantracı özellikleri kanıtlar.
Müslüman Sanatı
XV. yy’dan başlayarak, Hindistan’dan kaynaklanan dinlerin yerini müslümanlık aldı.’Cava sanatı gerileyerek, çok geçmeden Penanggungan ve Lawu dağlarındaki yapılara indirgendi. XVI. yy’da Semarang’ın kuzeydoğusunda ve Sendangduvur’da yapılan camiler, Cava tapınaklarının görünümünü korur. Bundan da, İslâm üslubunun başlangıçta yerel sanat kalıplarına uyarlandığı anlaşılır; ama zamanla yavaş yavaş insan figürlerinin görüldüğü süslemelerden uzaklaşılmıştır. Endonezya sanatı Bali’de biraz daha uzun süre dayanmış, wayang-kulit (deriden oyulup boyanan ve gölgeleri bir beyaz perdeye yansıtılan kukla tiyatrosu), Endonezya’nın kendine özgü anlatım aracı olarak günümüze kadar gelmiştir; günümüzde de, Bali’de ve Cava’da hâlâ canlılığını korumaktadır.
Son Yorumlar