Gazali Kimdir? Hayatı Felsefesi ve Eserleri Nelerdir? İlahiyat alimi, filozof ve mutasavvıf. Horasan’da, Tus şehrinde doğdu (1058). Babası ölümünden önce Gazali’yi ve kardeşi Ebul Fütuh Ahmed el Gazzali’yi bir dostuna emanet ederek, çocuklarının, öğrenimlerinin sağlaması vasiyetinde bulunmuştu. Bu dost, vasiyete uyarak çocuklara gereken alakayı gösterdi. Daha sonra bir medreseye girdiler. Muhammed elGazzali, seçkin zekasıyla öğrenciler arasında dikkati çekti. Ahmed b.Muhammed elRazkani onun fıkıh hocası oldu. Bir süre sonra ünlü bilgin imamel-Harameyn’in derslerinde bulunmak üzere Nişabur’a gitti.
İlminden çok yararlandığı bu hocası onu çok takdir etti. Başta kelam olmak üzere İslami ilimleri burada derinlemesine incelemelerde bulunarak öğrendi. Daha sonra, o dönemde ilmi sevmesi ve ilim adamlarını korumasıyla ünlü Vezir Nizam ül Mülk’ün ziyaretinde bulunmak üzere Bağdat’a gitti. Vezir onu, bir münazarada tanınmış ilim adamlarıyla yarıştırdı. Gazzali hepsini bastırınca çok memnun oldu ve saygı göstererek bir süre sonra Bağdat’taki dönemin ünlü Nizamiye Medresesi’ne müderris olarak atadı. Büyük bir öğrenci ve hayranlar çevresi edindi; kendisine gösterilen alaka ve itibarı, o zamana kadar büyük bir insana gösterilenin üstündeydi.
Bununla beraber müderris olarak atanmasının dördüncü yılında geçirdiği bir şüphe bunalımıyla mutasavvıf olmak kararı verdi ve bütün mal varlığını, kürsüsünü, en önemlisi, edindiği dostlarını bırakarak seyahate çıktı. Bu seyahat, ilimle uğraşmayı bir an bile terketmeden 10 yıl sürdü. Sonunda Vezir FahrülMülk’ün ısrarlarına dayanamadı ve Nişabur Medresesi’nde tekrar derslerine başladı. Ancak bu da devamlı olamadı. Kısa bir süre sonra kürsüsünü bırakarak doğduğu Tus şehrine çekildi. Burada bir dereceye kadar huzur bulunca, 300 özel öğrencisine ders vererek yeni istidatları yetiştirmeye koyuldu. Vefatı 1111 yılındadır.
Gazzali, İslami ilimlerin en ağırlıklı kollarında düşünmüş ve eser vermiş, üzerinde tartışılmayacak değerde bir otoritedir. Fıkıh konusundaki eserleriyle imam Şafi’nin doktrinine değer biçilmeyecek hizmetleri geçmiştir. Kelam ilminde üstad olan Gazzali, bunun cahillere bir yararı dokunmayacağını ileri sürer. Bununla beraber, şüpheye düşenlerin devası olmak bakımından kelam ilmini din alimlerine salık verir. Gazzali, kelam dalında da Kavaid elAkaid, erRisalet ülKudsiye, eliktisadfı’litikad, ilcam ül Avvam An llm ül Kelam gibi bu dalın dikkate değer başeserlerini vücuda getirdi.
Tasavvufta Ebu Talib elMekki, Kuşeyri, Haris elKuhasibi, Şibli, Cüneyd el-Bağdadi, eserlerinden en çok yararlandığı tasavvuf büyükleridir. Kendisi de örnek eserler vermiştir. İhya ül-Ulum id Din bunların en çok tanınmışıdır ve tasavvuf kadar diğer İslami ilimleri de içine almaktadır. Daha geniş bir okuyucu topluluğuna hitabetmesi amacıyla bu eserinin orta büyüklükte özetini Farsça iki cild olarak yazmış, Kimyayı Saadet adıyla yayınlanmıştır.
Gazzali’nin İslamı savunmada da büyük gayretleri görülmüştür. Zamanında Batinilerin İslâm’ı yıkmayı hedef alan yakışıksız faaliyetleri sürüyordu. Bunlarla mücadeleye girişti: Fadaih ülBatıniye, el-Kıstas, ül-Mustakim, Kavasım ül-Batıniye gibi eserleri bu mücadelenin ürünleridir. Böylece, sapık akımların da karşısına dikilmiş oluyordu. Felsefede araştırma ve incelemeler yaparak derinleşme yoluna gitmiş, bu dönemde Farabi, İbni Sina ve ebu Hayvan elTevhidi’nin eserleri ona ışık tutmuştur. İhvan üsSafa Risalelerini de dikkatle okumaktan geri kalmamıştır. İbni Sina ve Farabi’ye, bazı konularda Aristo ve Eflatun’un etkisinde kalmalarından ötürü Tehafut ül- Felasife adlı eseriyle sert tenkitler yöneltmiş, onları ağır bir şekilde suçlamıştır. Bunun asıl sebebi, felsefeyi ve felsefeyle meşgul olmayı kötülemek değil, bazı konularda dinin yanlış anlaşılmasını önlemektir. Zaten olaylar incelendiğinde Gazzali’nin iyi niyeti açıkça anlaşılmaktadır. Felsefeyi ciddiyetle ele almış olmasının delili Makasıd ül-Felasife adlı eseri Latinceye çevrilmiştir. Batılılar Yunan felsefesini öğrenmekte bu eserden ziyadesiyle yararlanmışlardır.
Gazzali, gerçek bir ilim ve felsefe adamı olarak şüpheden imana geçişi hayatının akışı ve eserlerinin niteliğiyle gözler önüne sererek, yüze yakın eseriyle İslâm’a unutulmayacak hizmetlerde bulunmuştur.
Son Yorumlar