Fransızların kralı Louis-Philippe (Paris, 1773 – Claremont, İngiltere, 1850).
Orleans dükünün oğlu olan Louis-Philippe 1785’te Chartres dükıi olduktan sonra babasının düşüncelerini ve doğrultusunu benimsedi; Fransız Devrimi’nin ardından 1790’da jakobenler kulübüne girdi. Valmy ve jemappes savaşlarına katıldıktan sonra general Dumouriez’nin yaveri oldu, Montanyarlara (Dağlılar)düşmanlığı nedeniyle, 1793 Martındaki Neerwinden savaşından sonra da onu düşman saflarında izledi. Artık Eski Rejim’e karşı olanlar araşma katılmıştı ama demokratikleşmeye de karşıydı.
Çok hareketli bir yaşam sürdü. Sırasıyla Almanya, İskandinavya, Amerika ve 1801’den başlayarak da İngiltere’de Bourbonlarm eski koluyla ilişki kurma çabaları sonuçsuz kaldı. İki- Sicilya kralı Ferdinando I di Borbone’ nin kızı Maria-Amelia ile 1809’da evlenmesiyle kalabalık bir ailenin başına geçmiş oldu.
1814’te Fransa’ya döndü; nerdeyse sınırsız olan mal varlığı kendisine geri verildi.
Yüz Gün’den sonra, liberallerle yakın ilişkisinden dolayı 1817’ye kadar İngiltere’de kalmak zorunda kaldı. Fransa’ya döndüğünde iktidardan uzak kaldı, Krallık Sarayı’ndaki konutu, liberal düşüncenin buluşma yerlerinden biri haline geldi. Sadeliği, burjuva yaşamı içinde yer alması-ve halkın sevgisini kazanma isteği, soyluların büyük bölümünden uzaklaşmasına neden oldu. Ayrıca, soylulukla burjuvazinin kaynaşması için büyük çaba harcadı.
Louis-Philippe Temmuz 1830 Devrimi sırasında Neuilly’de bulunuyordu, bu sayede de olayları yakından izleme fırsatını bulmuştu. 7 Ağustos 1830’da Fransızların kralı ilan edildi. Kralcılar arasındaki bölünmeden yararlanarak yavaş yavaş kendi kişisel görüşlerini kabul ettirmeye başladı.
Muhalifleri tarafından alaya alınmasına ve kendisine çeşitli suikastlar düzenlenmesine karşın yönetimini sürdürdü. Liberallerin desteğiyle iktidara geldikten sonra, 1831’den başlayarak direniş partisine sırt çevirdi; toplumsal düzeni ve siyasal tutuculuğu korumaya yöneldi, İngiltere’yle birlikte devrimci hareketlere karşı Avrupa’da “barış”ı sağlamaya çalıştı. Böy- lece. 1832 Haziranında cumhuriyetçilerin baskısına, ardından Berry düşesinin ve Louis Bonaparte’m (1836 ve 1840) restorasyon hareketleri girişimlerine, Lyon ve Paris (1834) halk ayaklanmalarına karşı direndi.
Bu otoriter ve muhafazakâr siyaset büyük burjuvazinin işine geliyor, toplumsal ve dış barış, burjuvazinin zenginleşmesini sağlıyordu.
Kral, biçimsel açıdan parlamenter oyunun kurallarına uyuyor gibi görünüyorduysa da aslında, aralıksız müdahaleleriyle bu kuralları çiğniyordu.
Parlamenter monarşi yasal olarak yönetmesini önlediği için entrika ve oyunlarla durumu tersine çeviriyordu. 1840’tan başlayarak, devrimin iktidara getirdiği hakemlik rolünü bir yana bıraktı ve aynı Charles X’un yaptığı gibi bir parti önderi oldu. Aynı zamanda, ailesine maddi çıkar sağlama düşüncesi saygınlığına gölge düşürdü. Böylece halka ve burjuvaziye ters düştü. Louis-Philippe’in giderek hızlanan düşüşü özellikle Guizot’yla kendini gösterdi; aralarında 1840’ta başlayan işbirliği artık rejimle birlikle sona ermişti. Louis-Philippe, yaşlandıkça daha da otoriterleşti. Rejim bunalımı 1847’de patlak verdi. Louis-Philippe artık bunalımı karşılayabilecek durumda değildi. 1848 Dev- rimi’yle de tarih sahnesinden silindi. 24 Şubat 1848’de iktidardan çekildi ve İngiltere’ye kaçarak yaşamının geri kalan günlerini burada geçirdi.
Son Yorumlar