Yeniçeri Ocağı, Sözcük anlamıyla “yeni asker” demek olan Yeniçeri ocağı, Edirne’nin fethinden sonra kurularak, önce Ahiliğe, sonra da Bektaşi tarikatına bağlandı. Yeniçeri ocağı ortalara, ortalar da oda lara bölünmüştü. Her odanın bir koğuşu, yemekhanesi ve subay odaları vardı, ayrıca nişan adı verilen bir simgesi bulunmaktaydı. Ocağa gelen Ace- mioğlanlarm adları, künyeleri ve eşkalleri kütüğe yazılırdı. Bu kütüğe Ulufe, Mevacip ya da Esame (adlar) defteri adı verüirdi. Yeniçeri ocağının 196 ortasından, 60, 61, 62 ve 63. ortalar İstanbul’da padişahın korunmasıyla yükümlüydü, ötekilerse sınır boyu kalelerim korumakla görevliydi. 34 ortadan oluşan Sekban bölükleri, padişahın av görevim yürüten bağımsız bölüklerdi. Fatih Sultan Mehmed döneminde Karaman seferi sırasmda sefer bahşişi istemeleri nedeniyle sayıları azaltıldı. Yavuz Sultan Selim döneminde Sekbanbaşılarm yolsuzluk yapması üzerine, sarayda yetişen ağalardan Yeniçeri ağası atanmış, buna bağlı olarak 61 ortadan oluşan Ağa bölükleri kurulmuştu. Yeniçeri ordusunda ortanın komutanı Orta çorbacısı, bunun yardımcısı Odabaşı, Oda kethüdası, ortanın gereksinmelerini karşılayan Vekilharç, nişan bayrağım taşıyan Bayraktar, ortanın kıdemli subayı Başeski, yemek işleriyle görevli Usta (Aşçıbaşı) gibi subaylar vardı. Bundan başka subay kadrosu Yeniçeri oğlanlar ocağının komutanı olan Yeniçeri ağası. Sekban ortalaruun başı olan Sekbanbaşı, birinci ağa bölüğünün başı ve ocağm kurmay başkanı olan Kul kethüdası, 64. ortanın komutanı ve padişahın av işleriyle görevli olan Zağarbaşı, 71. ortanın komutanı ve padişahın av köpekleri ile görevli olan Saksoncubaşı, 68. orta komutam, av ve devşirme işleriyle görevli Turnacıbaşı, Haseki ağaları, 5. ağa bölüğünün komutam Başçavuş ağa, sadrazamı korumakla görevli olan Muhzir Ağa, Yayabaşıları ve Bölükbaşıları denetlemekle görevli Orta Çorbacıbaşı ağaları, sefer sırasında padişahı korumakla görevli Solakbaşı ağaları, ocaktaki imamların subayı olan Ocak imamı, ocağın yazışma işlerini yürüten Yeniçeri efendisi gibi subayları vardı.
Yeniçeri ocağında disipline önem verilirdi; buna göre hiçbir Yeniçeri gece kışladan ayrılmaz, Yeniçeri kılığı dışında giyinemez, sakal bırakamaz ve evlenemezdi. XVII. yy’dan sonra bu disiplin gevşemeye başladı. Yeniçeriler başlarına börk adı verilen keçe bir külah giyerlerdi. Subayların başlığına üsküf denirdi. Börkün ön bölümüne rütbe işareti takılırdı. Barış zamanı yemeni, sefer sırasında kopçalı çizme. çakşır adı verilen şalvarlarının üzerine de yürüyüş sırasında iki yandan bele sokulan uzun etekli dolama giyerlerdi.
Yeniçerilerin bayraklarına İmam-ı Azam Bayrağı denir, bu bayrak Yeniçeri ağasının çadırı önünde dikili dururdu. Yeniçeri ortalanmnsa yarısı sarı, yarısı kırmızı renkli bayrakları vardı. Törenlerde ve savaşlarda Gülbank denen duayı bir ağızdan okurlardı.
Yeniçeri kışlaları Şehzadebaşı’nda (eski kışla) ve Aksaray’daydı (yeni kışla). Bütün yaşamları burada geçen Yeniçeriler, ulufe adı verilen ve üç ayda bir ödenen ücret alırlardı, yaşlananlarsa emekli olurdu. Yeniçeriler için karavananın piştiği kazan kutsaldı; bu nedenle ayaklanacakları zaman kazam devirirlerdi. Kazan kaldırmak ayaklanmanın başlangıcı sayılırdı. Yeniçeri ocağı zaman zaman ayaklanarak büyük zararlara yol açmıştır. Bu ayaklanmalar sonucu birçok padişah tahttan indirilmiş, Genç Osman öldürülmüş, birçok saray görevlisinin kafası kesilmiştir.
Gerileme döneminde disiplini bozulan Yeniçeri ocağma gelişigüzel kimselerin doluşması, savaşlarda yenilgilerin baş göstermesi ve sık sık çıkarılan ayaklanmaların devlet güvenliğini tehlikeye sokması nedeniyle, 1826’da padişah Mahmut II, halkın ve Topçu ocağının da yardımıyla Yeniçeri ocağını ortadan kaldırmış, yerine çağdaş eğitime ve çağın gelişmelerine uygun Asakir-i Mansure-i Muhammediye (Muhammed’in Yardımcısı Askerler) adlı yeni bir ocak kurmuştur.
Son Yorumlar