Kurtuluş savaşı Güney Cephesi

SAVAŞLAR

Milli Mücadele’de askeri strateji çok doğru saptanmış ve şu amaçlar güdülmüştür:
Önce Ermeni ordusuna saldırıp, Rusya yolunu açmak ve buradan kuv­vet tasarruf etmek;
Güney cephesine fazla kuvvet ayır­madan Fransızlara karşı gerilla sava­şı yürütmek;
Batıda, ordu yeniden kurulup sal­dırı gücü kazamncaya kadar yerel ba­şarılara özenmemek ve ancak savun­ma muharebeleri yapmak;
İyice hazırlandıktan, bütün olanak­ları son sınırına kadar kullandıktan sonra, bir baskın saldırısı yaparak düşmanı yok etmek ve savaşı sona er­dirmek.
Yunan ordusu Anadolu’dan atılıncaya kadar Trakya’yı kendi olanakla­rıyla başbaşa bırakmak.

1921   yılı Temmuzunda 1. Kolordu, Yu­nan taarruzu karşısında tasfiyeye uğ­radıktan sonra, Trakya fiilen savaş alanı olmaktan çıkmış bulunuyordu. Artık Trakya’da yeni tertipler peşin­de koşmak hayaldi. Yoksa kuvvetlerin ve yönetimin olanakları boş yere da­ğıtılmış olacaktı.

GÜNEY CEPHESİ

Güney Anadolu’da, Fransız işgaline ve Ermeni hareketlerine karşı Milli Mücadele önderlerinin ilk ilgisi, Sivas Kongresi’nden sonra Sivas’ta yapılan komutanlar toplantısında (16 Kasım

1919 alınan kararlarla başladı ve bu bölgeye gönderilen üç subay örgütlen­me işiyle görevlendirildi. Güney cep­hesi, milis kuvvetleri kurularak yavaş yavaş oluştu ve olaylar 1920 Ocak ayında birdenbire ve hızla geliş­ti.

Ankara, güneyde bir cephe kurulma­sına gerek görmedi, gerilla savaşını yeğledi. Bu bölgede oluşturulan Kuva- yı Milliye komutanları, bölgenin say­gın kimseleri ya da subaylarıydı. Eş- kiya, çeteciler ve zorbalar burada Ku- vayı Milliye’ye katılmamışlardı. Kuva- yı Milliye güneyde, yalnızca vatanse­verlik duygularıyla savaşıyordu. Gerekirse düzenli ordu birlikleri gibi cephe muharebeleri yapabiliyor, düşman tarafından kuşatılmış kentle­ri savunuyor, işgal altındaki kentleri kuşatarak kale muharebesine girişi­yordu.

1920 Haziranında, cephe örgütü ku­ruldu ve cephe ikiye ayrıldı. Fırat ır­mağının doğusuna Elcezire cephesi adı verüdi. Komutanlığına Nihat (Anıl­mış) Paşa atandı. Fırat’ın batısı, Ada­na cephesi adım aldı, komutanı da albay Selâhattin Adil Bey’di.

Güneyde sürdürülen savaşta şu önemli muharebeler oldu:

Maraş Muharebesi (20 Ocak 1920-10 Şubat 1920); Adana Muharebeleri (21 Ocak 1920-20 Ekim 1921): Urfa Mu­harebesi (9 Şubat 1920-11 Nisan

1920; Antep Muharebeleri (1 Nisan 1920-8 Şubat 1921).

Maraş ve Urfa Muharebeleri, bu iki kentteki işgal kuvvetlerine karşı yapıl­dı ve her iki muharebe de Fransızla­rın ve Ermenilerin yenilerek çekilme­siyle sonuçlandı. Urfa bozgunundan sonra Fransızlar, bir daha Fırat’ın do­ğusuna geçemediler ve Maraş’ı yeni­den işgal için herhangi bir girişimde bulunmadılar.

En çetin muharebe Antep’te oldu. An­tep savunması içeride ve dışarıda bü­yük yankılar uyandırdı.

Adana cephesinde yapılan muharebe­ler de Kuvayı Milliye’nin başarılarıy­la sonuçlanarak, birçok kasaba kur­tarıldı. 18 Mayıs 1920’de Pozantı’da kuşatılan 800 kişilik bir Fransız kuv­veti 10 gün süren muharebeden son­ra, 28 Mayısta tutsak edildi. Bu mu­harebeden sonra cephede bir mütare­ke havası esmeye başladığından,kay­da değer bir askeri harekât olmadı. Güneyde kadın, erkek, çocuk, yaşlı he­men herkesin katıldığı büyük mücade­lede üstün Fransız kuvvetleri yenil­miş. 20 Ekim 1921’de imzalanan An­kara Anlaşması bu cephedeki savaşı sona erdirmiştir.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.