Yaşlılık olayını toplumsal, morfolojik, fizyolojik açıdan inceleyen bilim dalı (klinik jerontoloji ya da jeriatri ise yaşlıların hastalıklarını inceleyen tıp dalıdır).
Yaşlı insanların sayısının bazı ülkelerde, gençlerinkiyle eşit olmaya ya da onlarınkini geçmeye başladığı, yaş grupları dağılımının XX. yy. başından beri köklü değişim geçirdiği göz önüne alınacak olursa, jerontoloji ve jeriatrinin ne denli önemli araştırma alanları oluşturduğu görülür. Organizmanın yaşlanma süreci yavaşlatılıp, yaşlılık belirtilerinin ortaya çıkışı belirgin bir biçimde geriletilebiliyorsa da, yaşlıların toplumsal durumu her ülkede aynı olumlu gelişimi gösterememiştir. Bir işte çok verimli olabilecek kimselerin, belirli bir yaş sınırına geldikleri için zorunlu olarak emekliye ayrıldıkları görülür. Ancak bunların çoğunun, kısa bir süre sonra ya rahatsızlandıkları ya da öldükleri, birçok toplumda gözlemlenmiştir.
Bir kişi 50 gr şeker aldığında, kandaki şeker oranı (glisemi) 30 dakika içinde, litre başına 1 gr’dan 1,5 gr’a ulaşır; genç bir erişkinde, bu oran 90 dakika içinde normal hale gelir. Bir yaşlıdaysa, kandaki şeker oranının, litre başına 1,2 gr olabilmesi için 5 saat gerekir. Yaşlılığın ayrıca kötü koşullar altında ruhsal çöküntülere yol açtığı da bilinen bir gerçektir.
Yaşlı kimselerin ruhsal davranışı beş noktayla nitelendirilebilir; Tutuculuk; bütün yeteneklerin yavaşlaması; yeni duygusal ilişkiler kurmada duraksama; organizmanın gerilemesi ve dış dünyanın reddedilerek kendine yönelik ilginin artması; şimdiki zamanla ve gelecekle ilgilenmeyip geçmişe yönelme.
Toplumsal jerontoloji, yaşlı kimsenin çevresiyle ilgili anlaşmazlıklarını azaltmaya, toplumun bazı davranışlarını düzeltmeye çalışır.
Fizyolojik Dönüşümler
Gerçekte yaşlı organizma, işlevinde değişikliklere yol açan dönüşümler geçirir. Yaşlılık, öncelikle dış görünümle açık ve kesin bir biçimde kendini açığa vurur. Omur aralıklarının daralması sonucu boyda bir kısalma görülür, deride değişiklikler (kalınlaşma, buruşma, kırışıklıklar), dişlerde yıpranma ve bozulma görülür. Çoğunlukla kilo yitimi söz konusu olur. Solunum yeteneğinde, kas gücünde, görmede ve temel metabolizmada bir azalma, yavaşlama ortaya çıkar. Atardamar basıncı yükselir, ayrıca kandaki kolesterol düzeyi artar. Osteoporoz (kemik dokusunun kalsiyum yitimine uğramaksızın azalması) belirginleşir. Zihinsel yeteneklerde özellikle bellek, dikkat, kavrayış gücüyle ilgili bozukluklar görülür (gerçekte bütün sistemler ve metabolizmalarda, yirmi beş yaş dolaylarından başlayarak sürekli ve kaçınılmaz bir yıpranma söz konusudur).
Yaşlılık Hastalıkları
Yaşlı bir insanın bünyesi, özellikle bazı hastalıklara karşı son derece duyarlıdır. Bunlar özel yaşlılık hastalıkları olmadıkları halde, ilerlemiş yaşlarda daha sık ortaya çıkarlar: Kalp-damar sistemi hastalıkları ile birlikte görülen beyin ve genel dolaşım bozuklukları; solunum yolları, sindirim sistemi, kemik ve eklem hastalıkları; boşaltım-üreme sistemi hastalıkları; metabolizma, beslenme bozukluğuyla ilgili hastalıklar (şeker hastalığı, beslenememe);kan hastalıkları. Sağlık denetimleri belli aralıklarla yapılmalı ve beslenme gözetim altında tutulmalıdır. Yaşlı bir kimsenin beslenme gereksinimi, erişkininkinden farklıdır; Öğünler düzenli, hafif, protit bakımından da zengin olmalıdır. Şişmanlık ya da aşırı beslenme zararlı sonuçlara yol açabilir. Atardamar ateromu (ateroskleroz) gelişmesinde rolü olan yağlı maddelerin, özellikle hayvansal kaynaklı yağların gıda rejimi içindeki yerini önemli ölçüde azaltmak gerekir. Ayrıca, düzenli olarak yapılan beden hareketleriyle organizmanın düzenini korumaya çalışmak da yararlıdır.
Son Yorumlar