Japon edebiyatı, Çin edebiyatından daha geç, ancak Çin harflerinden yararlanılarak yapay bir Japon yazısının yaratıldığı dönem olan İ.S. VIII. yüzyılda ortaya çıkmıştır.
Başlangıç Yılları: Nara Dönemi
Nara, 710’da başkent oldu. Daha önce naip Şotoku-Taişi’nin (572-621) 17 Maddelik Anayasa’sı gibi resmi metinler çince yazılıyordu, ama çok sayıda sözlü gelenek varlığını sürdürmekteydi (düz yazı türünde büyük sözler olan noritolar, imparatorun uyruklarına seslendiği semmyo’lar). Japonca yazılan ilk önemli metin 682’den başlayarak bütün japon tarih olaylarını belleğinde tutan Hieda no Are’nin, 712’de O-no-Yasumaro’ya yazdırdığı Kociki ’dir (Eski Şeyler Derlemesi). Aynı yazar çince kaleme alınan Nihonş’oki (japonya Tarih Olayları) adlı japon tarihsel olaylar dizisini tamamlayan bir kurulu da yönetti. VIII.-XIV.yüzyıllar arasında eyaletler üstüne birer araştırma niteliğindeki Fudokilerde (Geleneklerin ve Toprağın Tasviri) çince ve japonca efsanelerle gerçekçi betimlemeler iç içeydi. Bütün klasik japon edebiyatı şiir olarak kabul edilebilir ve şiirden türemiştir. Beş ve altı heceli öbeklere dayanan dize ölçüsü, çok geçmeden kısa şiirler olan tanka’ya dönüştü, onu da Japon şiiri vaka ve şarkı uta izledi. Otomo no Yakamoçi (717-785), 4.600 şiirden oluşan Manyoşu (On Bin Yapraklık Koleksiyon) adlı ilk antolojiyi düzenledi.
Heian Dönemi (IX.-XII. YÜZYILLAR)
Nara dönemini, Heian-kyo dönemi izledi (794). Manyoşu’dan öykünme şiirler yazıldı, ama Arivara-no- Narihira’nın (825-880), kadın ozan Ono-no-Komaçi’nin, bakan Sugavara Miçizane’nin (845-903) yapıtlarıyla yeni eğilimler belirdi. Ki no Tsurayuki’nin hazırladığı resmi derleme Kokin Vaka Şu (905), vaka ’daki gerilemenin belirtisi oldu. 951’de, günümüzde de etkinliğini sürdüren bir şiir bürosu kuruldu.
Önce uta-monogatori (şiirsel anlatı) denen yeni bir tür ortaya çıktı; bunu tsukuri-monogatari (kurmaca anlatı) ya da yalnızca monogatori (anlatı) denen türler izledi. Vaka ise, fudokı’ye yaklaşarak şiirsel bir anlatı niteliği aldı: Bu da, çince yazılmış, özel günlük ya da gezi günlüğü olan nikki’ydi. Nikki, daha sonradan japonca yazılan uta-nikki’ye dönüştü. 125 öyküden oluşan derleme İse monogatari (X. yy. başı) uta-nikkilerin öncüsü olarak kabul edildi. Bu arada Ki no Tsurayuki’ nin Toka nikki’sini belirtmek gerekir.
Bu tür 950 yılından sonra iyice yaygınlaşmıştır. Heian uygarlığı, Miçinaga (965-1027) ile en parlak dönemine erişti. Vaka’lar ile kanşi’ler (çince şiirler) çoğaldı, Murasaki Şikibu’nun, soylu yaşamının romansı bir görünümünü oluşturan Genci monogatari’si bir edebiyat baş yapıtıdır. Sei Şonagon’un saray yaşamının daha gerçekçi bir görüntüsünü sunan Makura-noşoşi’siyse zuihitsu (“çalakalem yazılar”) türünün ilk örneğidir.
Ortaçağ (XI.-XVI. YÜZYILLAR)
Bu dönemde iç savaşla parçalanan ülkede iktidar, şogun’ların elindeydi. Öykü ve efsaneler olan Setsuva’larda, Koncaku monogatari (Dün ve Bugünün Öyküleri) ile din dışı konular işlenmeye başladı. Heian dönemi yapıtlarının kopya edilmesi sürdürüldü, ama Kagami’ler, özellikle de O-Kagami’ler ortaya çıktılar. Bir halk edebiyatı gelişti: Hogen monogatari (XII. yy. sonu), Heici monogatari gibi savaşlarla ilgili olayları anlatan ürünler (gunki). Heike monogatari, Gempei seesuiki gibi destansı öyküler ortaya çıktı. Şiir üç büyük adla temsil edildi: Şin-Kokinşu’nun (1205) yazarları Saigyo, Sadaye ve şogun Minamoto no Sanemoto. Zuihitsu türünün iki başyapıtı, Hocoki (Hücremden Notlar) (1212) ile Kamo no Çomei’ye (1154-1216) ve Tsurezure Gusa (Aylaklık Çayırları) ile Ken-yo’ya (1283-1350) aittir. Özgün tiyatro türü no (japon lirik dramı) XIV. yy’da doğdu. Genellikle çok sayıdaki otogizoşi ve kanazoşi’ler, öykündükleri monogatari türünü ortadan kaldırdılar. Ayrıca Takaido Rehberi ve fantastik öyküler yazarı Asai Ryoi’yi de belirtmek gerekir. Bu arada daos librettoları mai no hu onlar da yaygınlaştı. Geleceğin edebiyatım etkileyecek olan Coruri ler (ezbere okunan destansı şiirler) çok tutulmaktaydılar. Vaka evrim geçirerek renga’ya dönüştü (bu türün ustası rahip Sogi’dir [1421-1502]), bundan da hayku (17 heceli üçlükler) doğdu.
Tokugava Dönemi (1603-1868)
Her şeyden önce “Osaka yüzyılı” olan bu dönemde üç yazarın adını belirtmek gerekir: Burjuva yaşamım anlatan ukiyo-zoşi leriyle skandal yaratan Saikaku İhara (1641’e doğru-1693); japonya’nın en büyük oyun yazarı Çikamatsu Monzaemon (1653-1724); hayku ustası Başo (1643-1694). 1750’den başlayarak doğu eyaletlerinde askeri yönetimin başkent olarak seçtiği karanlık Edo kenti dönemi başladı: Motoori Norinaga (1730- 1801) Kociki’yi yorumladı; filoloji dalındaki rakibi Ueda Akinari (1734-1809) Ugetsu-monogatari (Ay ve Yağmur Masalları, 1776) ile dünyanın en büyük yazarlarından biri olduğunu kanıtladı. Bu kitap günümüzde, Santo Kyoden (1761-1816) ile bitmez tükenmez ve şaşırtıcı Satomi hakkenden’in (Satomi’nin Sekiz Köpeğinin Öyküsü) yazarı Bakin’in (1767-1848) tarihi ve fantastik okuma kitapları olan yomihon’ları önemsiz kılmıştır. Cippenşa İkku (1765-1831) ve Şikitei Samba (1775-1822) ile kokkei-bon türü (tuhaf olaylar anlatan kitaplar) doğdu. Ama en gözde tür, acıklı ve neredeyse açık saçık olan ninco-bon’lardır (duygusal kitaplar); bunlar 1842 yılında yasaklandı.
Vaka yozlaşarak kuoka ya dönüştü. Aynı biçimde hayku da geriledi (bundan senryu doğdu) ama Buson (1716-1783) ve İssa (1763-1827) bu türe yeni bir canlılık kazandırdılar. Osa-ka’da coruri türü gelişmişti. Edo’day- sa, kabuki türüne önem veriliyordu. kabukiler kadın rollerine erkeklerin çıktığı çok sevilen bir erkek oyuncu tiyatrosuydu. Kabuki’nin önemi 1868 karışıklıklarından önce ve sonra Edo Tokyo’nun kaynaşma içindeki dünyasını ince bir gülmeceyle canlandıran Kavatake Mokuami (1816-1893) ile arttı.
Çağdaş Edebiyat
Meyci dönemindeki batılılaşma hareketi, halkın daha rahat anlayabileceği, yalınlaştırılmış bir edebiyatın doğmasına yol açtı; bu türün en önde gelen yazarı da Fukuzava Yukişi (1834-1901) oldu. Fransız, İngiliz, Rus yazarlarının yapıtları japoncaya çevrildi, bunlardan çeşitli uyarlamalar yapıldı. 1885’te Şoyo Tsubuçi (1859-1935), Ozaki Koyo’nun da (1867-1903) aralarında bulunduğu “yazı takımı dostlan”nın uygulamaya çalıştıkları bilimsel bir roman kuramı geliştirdi.
Koda Rohan (1867-1947) yücelttiği geçmişe yönelerek ona yeniden saygınlığını kazandırdı, yapıtlarıyla Higu-çi İçiyo’yu (1872-1896) etkiledi. Romantizm adı verilen bu dönemi Zola’dan esinlenen bir doğalcılık akımı izledi: Bu akımın temsilcileri arasında Nagai Kafu (1879-1959),Kunikida Dop-po (1871-1908) ve özellikle “birinci tekil şahıslarla yazılmış yazıları”yla (İlkbahar. 1908; Ev, 1910; Yeni Yaşam, 1918; Şafak Sökmeden. 1935) Şi- mazaki Toson (1872-1943) sayılabüir. Mori Ogai (1862-1922) ve Natsume Soseki (1867-1916) ise doğalcılığın dışında yer aldılar.
Arişimo Takeo (1878-1923) ve Şiga Naoya (1883-1971) gibi yazarların temsil ettikleri aristokratlar topluluğuysa yapıtlarında bencil bir idealizmi işlediler. Taişo döneminin en özgün edebiyat adamı, Kappa’nın yazarı olan Agutagava Ryunosuke’dir (1892-1927). Özellikle 1928 yılından sonra Kobayaşi Takici (1933’te öldü), Yokomitsu Riiçi (1898-1947) gibi bağımlı yazarlar etkinliklerini duyurdular. Bir Aptalın Aşkı nın yazarı Tani- zaki Cuniçiro (1886-1965) ise bu bağımlı yazarların dışında kaldı. 1945-1950 yılları arasında Şiina Rin-zo, Ooka Şohei, Dazai Osamu gibi yazarların işlediği savaş romanları ilgi gördü. Ardından, Oe Kenrabur (doğ. 1935), Mişima Yukio (1925-1970) ve özellikle, ileri yaşta gelenekçi nitelikte başyapıtlar (Karlar Ülkesi, Dağın Uğultusu) veren ve 1968’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan Kavabata Yasunari (1899-1972) ile gerçek edebiyat kendini gösterdi.
Son Yorumlar