Türk ressamı (İstanbul, 1915). 1929’da İstanbul’da Gelenbevi Ortaokulu’na yazılan, ardından da Pertevniyal ve Vefa liselerinde okuyan Nuri İyem, resim sanatına küçük yaştan beri ilgi duymaktaydı. Lise öğrenimi sırasında zaman zaman merak duygusuyla gittiği Akademi’de, Nazmi Ziya’nın özendirmesi sonucu öğrenimini yarıda bırakarak Güzel Sanatlar Akademisi’ne kaydını yaptırdı. 1933’te girdiği bu okulda ilk derslerini, Nazmi Ziya’dan aldı. Daha sonra Hikmet Onat ve İbrahim Çallı’nın yanında çalıştı. Bu arada Leopold Levy’nin derslerini izledi. 1937’de Akademi’deki öğrenimini birincilikle bitirdi. İki yıl askerlikten sonra İstanbul’a döndü. Kısa bir süre Giresun’da resim öğretmeni olarak çalıştı. 1940’ta, Akademi’nin yeni açılan Yüksek Resim Bölümü’nü tamamlamak için, yeniden öğrenime döndü ve Leopold Levy’nin atölyesine girdi. Arkadaşlarıyla birlikte kurduğu Yeniler ya da Liman Ressamları Grubu’nun ilk ortak sergisini, Akademi’nin yemekhanesinde düzenledi.
944’te Akademi’nin Yüksek Resim Bölümü’nü bitirerek Nalbant adlı yapıtıyla, ikinci kez diploma aldı. Öğrenci olaylarına karıştığı gerekçesiyle bir buçuk yıl tutuklu olarak yargılandı. 1946’da Beyoğlu’ndaki bir mobilya mağazasının ikinci katında ilk kişisel sergisini açtı. Bu sergiyi, her yıl İstanbul’da düzenlediği başka kişisel sergileri izledi. 1947’de İstanbul’da özel bir resim dershanesi kurdu. 1950’de soyut resme yöneldi ve bu tür resimlerinden oluşan ilk sergisini Ankara’da düzenledi. Yeniler Grubu’nun dağılmasından sonra arkadaşlarının bir bölümüyle Türk Ressamları Demeği’ne katıldı. 1952- 1955 yılları arasında İstanbul Maya Galerisi’nde üst üste kişisel sergiler açtı. Kuyucu Murat Paşa Medresesi avlusundaki karma sergiye katıldı. 1960 yıllarının başlarına kadar İstanbul Belediye Sarayı’nın iç duvar resmini yaptı. Ayrıca, duvar resimlerinden ikisini 1969’da Ankara Ulus Çarşısı için gerçekleştirdi. İzmir Alsancak’ta bir bankanın, Ankara’da Türkiye Petrolleri binasının duvarlarım resimleriyle süsledi. 1946’da uluslararası Paris, 1956’da Venedik, 1957’ de Sao Paulo iki yılda bir sergilerine, 1947’de Hollanda’daki Türk ressamları sergisine katıldı. 1976’dan sonra birçok kişisel sergi açıp, 1988’de, Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü’nü aldı.
Nuri İyem Sanatı
Nuri İyem’in figüre ve çevre gözlemine, insan sevgisine bağlı iki büyük dönemi araşma sıkışıp kalmış olan soyut resimlerini, bir sanatçının kişiliği ve oluşum evreleri açısından dikkate alma zorunluğu bulunmakla birlikte, gerçek kimliğin figür çevresinde geliştiği ve yarım yüzyıla yaklaşan bir deneyimin, en belirgin yapıtlarını bu alanda verdiği söylenebilir. 1940’ta Yemler Grubu’nun etkin bir üyesi olarak, toplumsal gerçekçi sanata yönelen ilgisi, özellikle 1960’tan sonra daha çok portre üstünde yoğunlaşan bir dinamizme dönüştü. Gene de onu salt bir portre ressamı sayamayız. Çizginin, mimari kuruluşun ve hacimsel etkilerin her zaman ön planda geldiği portrelerinin yanı sıra, insanlı peyzajları da en az portreleri kadar önemlidir. Nuri İyem bütün bu resimlerinde. Batılı akım ve eğilimlerin kötü bir kopyacısı ya da iz sürücüsü olmak yerine, özgün resim değerlerinden kaynaklanan yöresel ya da ulusal bir sanatın savunuculuğunu yapmış, bu konuda kendisinin de içinde bulunduğu çağdaş Türk ressamlarına önemli görevler düştüğünü yazılarında sık sık dile getirmiştir. Kısa süreli değişimler, onun sanatını etkilememiştir. Tersine, gerçekçi ve kalıcı bir sanatın, uzun araştırma ve deneyler sonucunda kökleşebileceği görüşünden kalkarak resimlerinde temel biçimleri yetkinleştirme, arıtıp zenginleştirme yolunu seçmiştir. Bu bakımdan, kendisini izleyen kuşakları geniş ölçüde etkilemiş, yöresel sanatın olanaklarına dikkati çekmiştir. Ama Nuri İyem’de yöresellik, folklorik bir özentinin şuurları dışındadır. Kuruluşu ön planda tutan plastik sağlamlık, onun resimlerine diri bir duyarlık katmıştır.
İstanbul’un gecekondu yaşamına özgü genç kadın ve erkek portreleri, Anadolu’dan büyük kente göçen insanlarımızın acılar ve mutluluklarla örülü yaşamlarını akla getirir. Nuri İyem, bu resimlerinde onları, yaşadıkları çevre içinde, bir bakıma geçmişten geleceğe uzanan yaşam deneylerinin yoğurup biçimlendirdiği fiziksel özelliklerle yansıtır. Yüzlerin anlatımı, Anadolu gerçeklerine özgü derin izleri taşır. İnsan ve doğa gerçeği, Nuri İyem’de yöresel sanatın temel gerecini oluşturan ve ona tükenmezlik kazandıran başlıca öğelerdir.
ama nuri iyemin diğer yani portre diye adlandırdığı resmi de koysanız acill
Maalesef bizde yok