Coğrafya ve buna bağlı dalların verilerinden yararlanarak harita yapımını ve basımını konu edinmiş grafik sanat ve teknik.
Harıtacılığın Tarihi
Haritacılığın temellerinin Yunanlılar tarafından atıldığı sanılır: Eratosthenes (İ.Ö. 276-196) Syene’nin (günümüzdeki Assuan) meridyeninin 1 derecelik yayım ölçtü; Hipparkhos (Î.Ö. 120’ye doğru) bir yerin konumunu belirleyebilmek ve arazilerin çizimini yapabilmek için bir meridyen ve paralel taslağı hazırladı; Ptolemaios (İ.S. 130), dünyanın bilinen yerlerinin bir haritasını çizdiyse de boylam uzaklıklarında büyük yanlışlıklar yaptı. Romalılarsa, ancak sınırlı alanların haritalarını çizebildiler. Ortaçağ’da, dünyanın yuvarlak olduğunun kabul edilmediği dönemlerde, gene de iki ünlü haritadan söz edilebilir: Venedikli Sanudo’nun (XIV. yy.) haritası ve Katalan Atlası. Daha sonra, açık deniz gemiciliği yeni keşifler sonucu gelişince, yeni bulunan bölgelerin kusursuz bir haritasının çizilmesinin zorunluğu ortaya çıktı. Bu arada matbaa, haritacılığın gelişmesini destekledi.
1513’te, Piri Reis, ceylan derisi üstüne renkli olarak Ispanya’yı,Doğu Afrika’yı, Atlas Okyanusu’nu, Amerika’nın o tarihlerde bilinen parçaları ile Antil adalarını içeren bir harita çizdi (bu harita 1929 yılında bulunmuştur). XVI. yy’da ayrıca Ortelius ve Mercator adlı iki ünlü Flaman haritacı yetişti. XVII. yy’da Fransız Sanson ve Delisle’in dünya haritalarıyla önemli bir teknik ve bilimsel gelişme gerçekleştirilmiş oldu. XVIII. yy’dan başlayarak, matematik ve gökbilimdeki gelişmeler, meridyenlerin ve paralellerin uzunluklarının hesaplanması (Picard, Cassini), haritacılığın ilerlemesine ve yerküre yüzeyinin eksiksiz, doğru betimlemelerinin yapılmasına yol açtı. Geodezi çalışmaları ve çeşitli keşifler sayesinde belgelerin sayısı da giderek arttı, uçaktan ve yapay uydulardan alman fotoğrafların da haritacılığa önemli katkısı oldu.
İzdüşümler Nedir?
Bir coğrafya haritası, Yer’in bütününün ya da belli bölümlerinin siyah ya da renkli olarak düz biçimde gösterilmesidir. Ancak, yerkürenin düz olarak gösterilmesi, çarpıtmalara yol açmadan gerçekleştirilemez;bu nedenle, yerkürenin çeşitli bölümlerinin izdüşümünü (projeksiyon) almak gerekir; izdüşümünü almak için çeşitli yöntemler vardır, ama bunların hiçbiri kusursuz değildir; bu nedenle izdüşüm yöntemi, gösterilecek büyüklüğe, biçime, yüzey yönelimine ve haritanın kullanılma amacına bağlı olarak seçilir. Silindirik izdüşüm ya da Mercator izdüşüm sistemi, Yer yüzünün izdüşümünü ekvatora teğet bir silindir üstüne düşürmeyi öngörür; silindir açıldığında bir düzlem küre haline gelir; düzlem küredeki meridyenler ve paraleller artık çember biçiminde değildir, ama birbirlerini dik açıyla kesen doğrulara dönüşmüşlerdir; kutuplarda ve ekvatorda aynı boyutları korurlar. Kutuplar artık iki nokta olmaktan çıkmış ve ekvatora koşut iki çizgi haline gelmiştir; buna göre, Mercator sisteminde, enlemleri yüksek olan bölgeler çok geniş görünür: Sözgelimi, Grönland (2 milyon km2), Afrika (38 milyon km2) ile aynı büyüklükte gösterilir. Buna karşılık, sistemin bazı elverişli yanları da vardır: Açıları korur; kıyıların çizgisi çizilebilir. Bu nedenle, Mercator sistemi uzun süre deniz haritalarında kullanılmıştır. Kutup izdüşümü sisteminde, Yer’in yüzeyinin izdüşümü, kutba teğet bir düzleme düşürülür; paraleller kutup çevresinde eşmerkezli çemberler halinde dizilirler ve bu sisteme göre kutba yakın bölgelerin gösterimi daha sağlıklıdır; çevrede bulunan bölgelerse çok küçük gösterilir. Söz konusu sistem kısmi izdüşümler (Lambert’in eşdeğer izdüşümü) için sık sık kullanılır; bu sistemde, gösterilecek bölgenin ortasında bulunan bir nokta kutup olarak seçilir.
Konik izdüşüm sisteminde, Yer’in yüzeyinin izdüşümü, tepesi kutupların ekseniyle çakışan ya da bir enlem boyunca yerküreye teğet olan veya aynı enlem boyunca yerküreyi kesen bir koni üstüne düşürülür. Seçilen enlem boyunca sıralanan bölgeler için doğru sonuç veren bu yöntem, enlemleri yüksek ve alçak bölgeler söz konusu olduğunda sonuçları saptırır.
Harita Ölçekleri
İzdüşüm sisteminin seçimi konusunda karara varıldıktan sonra, haritanın ölçeği, yani gerçek uzunluklarla bunların haritadaki uzunlukları arasındaki doğru ve değişmez oranları da kararlaştırılmalıdır. Uluslararası bir anlaşmaya göre yayın ölçekleri 1/10 000, 1/25 000, 1/50 000, 1/100 000, 1/250 000,yani 100 m, 250 m, 500 m, vb. için 1 santimetre olarak belirlenmiştir. Seçilen izdüşüm sistemi ve ölçek, haritanın taslağını, yani meridyenler ve paraleller ağım çizme olanağı verir; bundan sonra, gösterilecek yüzeyin her noktası, taslak üstüne, coğrafi koordinatlarına göre yerleştirilir; gerçekte yalnızca geodezi noktaları adı verilen bazı önemli noktaların enlemi ve boylamı ölçülür; ardından geodezi noktalarına dayanarak, nirengi noktalan aracılığıyla haritadaki bütün öbür noktaların konumu belirlenir; harita altyazılarında açıklanan saymaca işaretleri kullanarak, düzlem ölçümleriyle (Yer yüzeyine çizilmiş çizgiler ve düzlemler) ve engebelerle verilen arazi ayrıntıları harita üstüne geçirilir.
Bu iki veri,hava fotoğraflarınca sağlanır. Daha sonra, çeşitli yöntemlerle engebeler (deniz düzeyine göre yükseklikler; aynı düzeyde bulunan noktaları birleştiren eşyükselti eğrileri; aynı yükseltideki iki eğriyi birbirinden ayıran yamacı belirten tarama ve gölgeleme çizgileri) haritaya aktarılır.
Harita Türleri
Başlıca harita türleri arasında, topografya, genel ve başvuru haritaları sayılabilir. Özel haritalar belli bir konuya yönelik bütün bilgileri içerirler: Yol haritası; kanallar haritası; demiryolu ağı haritası; hidroelektrik barajlar haritası; vb. Haritalar, deniz dibi engebelerini (deniz dibi haritaları), iklim kuşaklarını,toprak, bitki, yeraltı (yerbilimsel haritalar, madenbilimsel haritalar), gökyüzü, vb’nin özelliklerini de verebilirler; ayrıca tarihsel, siyasal, yönetimsel, vb. haritalar da vardır.
Son Yorumlar