İngiliz uyruğuna geçmiş Alman bestecisi, orgcusu ve obuacısı (Halle, 1685-Londra, 1759).
Önceleri Saksonya’da W. Zachow’ dan klavye dersleri alan ve ondan Kuzey orgcularının yapıtlarını öğrenen Georg Friedrich Haendel daha sonra R. Keiser ve D. Buxtehude’nin öğrencisi oldu. 1702’de Halle’de orgculuğa başladı, 1703’te de Hamburg’a giderek opera konusunda bilgi edindi. 1706’da İtalya’da, İtalyan operasını inceleyip Roma’da Alessandro Scarlatti ve Corelli’yle tanıştı. Ardından Napoli, Londra, Hannover arasında çeşitli yolculuklar yaptı. 1712’ de Londra’ya yeniden gelişinde Hannover prensinin (ilerde George I adıyla İngiltere kralı olacak kişi) hizmetine girerek 1714’te onun resmi bestecisi oldu. 1716’da Almanya’ ya yaptığı yeni bir yolculuktan sonra İtalyan Öperası Akademisi’nin yönetimini üstlendi. Açık hava şenlikleri için de müzik yazan (Su Müziği [Water Music], 1717) Haendel’in yapıtları arasında yer alan kırk opera, bestecinin kişisel düşüncelerinin ağır basmasına karşın, İtalyan üslubundan uzaklaşmamıştır (koroların eklenmesi, orkestra intermezzoları, virtüözlüğün ötesinde çok daha anlamlı havalar).
Kendi opera türünü İngilizlere benimsetmek istediği için Bononcini’yle çatışan Haendel 1726’da İngiliz uyruğuna geçti. 1737’de Avrupa’da bir dinlenme gezisine çıktıktan sonra oratoryoya yönelen besteci, Mesih (1742), Occasıoua Oratorio, Yuda Makkabi gibi yapıtlarıyla sanatının doruk noktasına ulaştı.
Haendel’in oratoryolarında anlatım gücü oldukça yüksektir; buyapıtlarda, aynı zamanda koroların kullanılması ve eylemi müzikle anlatma kaygısıyla iyice belirginleşen çarpıcı bir dramatik güç egemendir.
Haendel ayrıca mezmurlar, büyük motetler, Te Deum, vb. yazdı. Yaşamının son yıllarında gözleri kör olduğu için, bir köşeye çekilen besteci zaman zaman oratoryolarının antraktları sırasında org çalmakla yetindi.
İtalya’dan son derece etkilenmiş olan Haendel, yaşadığı dönemde Avrupa’ da görülen bütün türleri özümlemeyi de bilmiştir. Purcell’ın açık üslubu, Corelli’nin sanat anlayışı, Vivaldi’nin konçerto anlayışı, eski Alman ustalarının beste alanındaki verimlilikleri, Haendel’in üslubunun oluşmasını sağlamış ve besteci bütün bu etkiler içinden, Avrupa’daki barok sanat akımlarının da bir bireşimini yaparak kendine özgü bir üslup yaratmıştır.
Son Yorumlar